'Hepsi, hepsi çok güzel,' dedi Penelope. Onun oturduğu apartmana yaklaşmışlardı. Kollarını Harun'un boynuna doladı. Solumasıyla inip kalkan göğüsleri Harun'un göğsüne dayanıyordu. Harun'a sarılmışken hafifçe titremesi derinleşen bir duygunun işareti gibiydi. Kaldırımda gergin duran bacakları Harun'a sevgiden doğan ama nasıl oluştuğu belirsiz bir güven duygusu veriyordu. Güvenilebilir bir insan böyle durabilirdi ancak. 'Benny Goodman'ı dinleyeceğiz,' dedi. 'Peggy'yi sevdinse, onu da... Ne mutlu ki swing çağında yaşıyoruz.'
Yazar olmak isteyen Harun, “boz renkli surların yer yer yıkılmış olduğu, çevresinde denizlerin aktığı, sakin ruhunun derinliklerinde karmaşık bir tarih taşıyan, yüzyılları kat kat toprağın altına gömmüş, sisler içindeki kent“i ani bir kararla terk eder ve dev binaların gölgelediği caddelerinde caz ve özgürlük rüzgârları esen, her renkten insanın kaynaştığı New York'a yerleşir. Zaman zaman “sabaha doğru ağır adımlarla evine dönen bir caz yıldızı insanlığın neresindeydi“ diyerek yaşadığı kenti sorgulasa da yeni yaşamından duyduğu heyecan, özgürlük ve sınırsızlık hissi, bu rüyalar ülkesinde Harun'a bir mutluluk rüyası yaşatacaktır....
Demir özlü'den alışılmadık bir “mutluluk romanı“...
(Arka Kapak)
Kullanıcı Yorumları