Bütün toplumlar tarih sahnesinde var oldukları andan itibaren edebî ürünler ortaya koymuşlardır. Sözlü ve anonim olarak ortaya çıkıp zaman içinde gelişen ürünlerden edebî değer taşıyanlar, “halk edebiyatı“ adı altında incelenmiştir.
Edebiyat, bir ulusun veya bir dönemin yazar ve şairlerinin ürettikleri eserlerdir. Edebiyatın bir kitabın içinde biçimlenen başlı başına bir etkinlik olarak kavranması daha sonraki bir olgudur. Yazıyı henüz bilmeyen ilk uygarlıklar, heyecan ve kültür miraslarını sonraki kuşaklara sözlü olarak aktarmıştır. Kulaktan kulağa taşınan masallar, anlatılar, bir topluluğun belleği, bir halkın uyduğu kuralların kutsal mirasıdır.
Sözlü edebiyat aynı zamanda insanların hangi durumda ne tutum takınacağının, neler yapmaları gerektiğinin örneklerini sunar. Sözlü edebiyatın bu tam anlamıyla eğitici işlevi atasözleri, özdeyişler, bilmeceler ve masallarla ortaya çıkar. Sözlü edebiyat topluluğun ortak ruhudur. Sözlü edebiyat belirli tören kurallarına uyularak gerçekleştirilir. Yazılı edebiyatlara da kaynaklık yapan bu zengin dil ve kültür malzemesi, sosyal ve doğal olaylar çerçevesinde oluşmuştur.
Halk edebiyatı ürünleri başlangıçta destanlar, efsaneler, masallar ve halk hikâyeleri şeklinde gelişmiştir. Daha sonra manzum ve mensur olmak üzere iki koldan yürümeye devam etmiştir. Atasözü, ninni, türkü, bilmece gibi şekil ve türlerle zenginleşmiştir. Dil, edebiyatın malzemesini oluşturan sosyal, kültürel ve coğrafî yapı ile sıkı sıkıya bağlı millî bir ögedir. Edebiyatın gelişimi, tarihî, sosyal ve kültürel faktörlerle çok yakından ilgilidir. Halk edebiyatı, tarihsel ve toplumsal ortaklıklardan beslenen diliyle, içeriğiyle, zorlama etkenlerin olmadığı, en önemlisi de Türk halkının ulusal özünü taşıyan edebiyattır.
Türk halk edebiyatının çerçevesinin çizilmesi çalışmaları sürmektedir. Bu durum halk edebiyatının sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği sorununu da beraberinde getirmiştir. Halk edebiyatı konusunda daha belirli bir çerçeve ortaya koyabilmek için türlerden değil dallardan hareket etmek gerekir. Günümüzde halk edebiyatı denildiği zaman üç ayrı dal düşünülmektedir: Anonim halk edebiyatı, dinî-tasavvufî halk edebiyatı, âşık edebiyatı.
Bu kitapta halk edebiyatının kültürel değişim ve gelişim bakış açısıyla genel çerçevesi çizildikten sonra anonim Türk halk edebiyatı nazım ürünlerinin tanıtılması amaçlanmıştır. Giriş bölümünde halk edebiyatının oluşumu ve kaynakları üzerinde durulmuştur. Birinci bölümde halk edebiyatının genel çerçevesi ana hatlarıyla çizilerek İslâmiyet öncesi Türk edebiyatı, İslâmiyet sonrası Türk edebiyatı, anonim halk edebiyatı, dinî tasavvufî halk edebiyatı ile âşıklık geleneği ve âşık edebiyatı değerlendirilmiştir. İkinci bölümde halk edebiyatı biçim ve tür, üçüncü bölümde üslûp, dördüncü bölümde içerik yönünden incelenmiştir. Beşinci bölüm anonim halk edebiyatı nazmına ayrılmıştır. Altıncı bölümde motiflere, yedinci bölümde terimlere, sekizinci bölümde genel hatlarıyla halkbilimine yer verilmiştir.
Halk edebiyatıyla ilgili olarak araştırmacılar, bugüne kadar birçok önemli araştırma yaptılar. Onlara şükran borçluyuz.
Halk edebiyatını ve anonim Türk halk edebiyatı nazmını, genel çizgileriyle belirleyip, bir kültür varlığı olarak tanıtıp, gelecek kuşaklara aktarmayı bir görev bildik. Bu tür çalışmalarda eksiklerin bulunması kaçınılmazdır. Alanla ilgili çalışanların katkıları bize daha sonraki çalışmalarımızda rehber olacaktır.
(Tanıtım Bülteninden)
Kullanıcı Yorumları