Bundan önce, 1996'da, kimi yazılarımı Türkiye'nin önünde üç Model (Telos Yayınevi) kitabımda toplamıştım. Şimdi o günden bu yana yazdıklarımı bu kitapta bulabileceksiniz. 1996'dakİ önsözde “... ortalığı karanlıklar kaplamak üzere“ demiştim. Neyse ki o karanlıklara 28 Şubat 1997'de bir dur denildi. Ne var ki, tehlike yine de sürüyor. ülkemizde öğrencilerin pek çoğu parasız yurt bulabilmek İçin tarikatlara teslim olmak zorunda. Bir çok öğretmen ve üniversite mensubu şeriatın hizmetinde, îmam-hatip liselerinin ve orada okuyan öğrencilerin sayısı çok fazla. Muazzam para kaynaklarına egemen olan şeriatçılar, ayrıca emperyalizmin yakın desteğinden yararlanıyorlar.
1996'dan sonra bir büyük tehlike daha belirdi. Şeyhlik ve ağalık düzeninin oylarıyla iktidar olan siyaset adamlarımız Türkiye'yi iç ve dış borca hatırdılar. ülkeyi soyup soğana çeviriyorlar ya da çevirtiyorlar. Hükümetlerimizin işbirliğiyle Türkiye'nin kaynaklarına, zenginliklerine bir bir el konmaktadır. Halkı sefalet ve açlığa götürüyorlar. Bu kitapta “Türkiye Sömürge Olurken“ diye bir yazı var. Acaba Türkiye sömürge oluyor mu, oldu mu Başımıza gelen felaketi kavramak için Kordou'da istilacı askerleri mi görmemiz gerekiyor
Türkiye'de aydınlara çok iş düşüyor. Aydınlarımızın küreselleşmenin güzelliklerini anlatan kitle iletişim araçlarının yaydığı ninnilerin sersemliğinden uyanmaları, olup bitenleri sorgulamaları gerekiyor. Sakarya Savaşı'nda cepheye yeterince asker getiremeyen ülkemiz, gereğinden çok fazla subay yığarak asker açığını kapatmaya çalışmış ve belki o sayede zafere ulaşmıştı. Bugün de aydınlarımızın sorumluluklarını üstlenip özveride bulunmalarının zamanıdır. -Sina Akşin-
(önsöz'den)
Kullanıcı Yorumları