Bir kentin yolunu, tarihini, coğrafyasını, denizini, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğa güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister.
Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır, öylece yazar... Yazar yazdığı zaman, birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Kendisinden önce yazılmış olanları da anımsamak ister...
Bu düşünceden yola çıkarak, Trabzon'un yirmi iki edebiyatçı yazarı, yine Trabzon'un yirmi iki semtini kaleme alındı. Okurla aynı zamanda buluşan bu yirmi iki kitaplık dizi hem bir ilk olması hem de Trabzon'un son elli yılına tanıklık etmesi ve yazarlarının kente kolektif bir armağanı olması açısından yüksek değer taşımaktadır.
Kullanıcı Yorumları