Hayallerim vardı... Gökyüzünün derinliğinde gördüğüm yanardöner maviliğe benzer hayallerim. çocuk kalbimde yarattığım mutluluk namelerim vardı, kuş sesleriyle kulağıma gelen şarkılarım. Kutup yıldızının parlak ışıkları arasından bir gün kalbimin üzerine düşeceğine inandığım bir kandilim vardı. Sonsuza dek onu bekleyecektim, yolumu aydınlatacak kandilim olacaktı o benim. Hiç şaşırmayacaktım, hiç kaybetmeyecektim yönümü. Gök kubbe üzerime devrilse, o kandilin saçtığı ışıkla kurtulacaktım yıkıntıların arasından. Bu bir sırdı ve ben sırrımı sadece ona, o tek gizli dostuma anlatmıştım. “Kandilimi göndereceğin güne kadar bekleyeceğim. Ama sen de çok bekletme beni.” demiştim. Söz vermişti, kalbimin üzerine konan bir kelebekle benimle konuşmuş, “Yakında, çok yakında.” demişti. Ve o sabah, gökyüzü benden daha sabırsızdı, gizli dostum benden evvel davranıp bir öpücük kondurmuştu yanağıma. Bütün evren “Uyan” diye çığlıklar atıyordu. “Uyan” diyordu göklerden yüreğime inen yıldızım. “Uyan” diyordu karanlık duvarıma gün ışığının bütün renklerini taşıyan tuvalim. “ “Uyan artık” diyordu yüzünü hiç görmediğim, varlığını dahi hiç bilmediğim can parçam... Aynadaki Yüz, uyan diyordu. Ben geldim... Benim, Kardelen...
Kullanıcı Yorumları