Tek bir günün; ölüm, hüzün, aşk, ihanet, hayal kırıklığı, acı, umut, kayıp ve özgürlüğün, kısacası alelade hayatlarımızın samimi öyküsü...
Her gün kocasının hazırladığı kahvenin kokusuna uyanan Alice, yine sıradan bir güne başladığını düşünür. Ancak kanepede oturmuş yağan karı izleyen Bay Jules'ün öldüğünü fark ettiğinde, o sıradan gün, yıllardır içinde tuttuğu şeyleri tek tek döktüğü eşsiz bir ana dönüşür. Komşusunun otistik oğlu David ise hiç beklenmedik bir şekilde ona bu keder ve kayıp girdabında eşlik eder. Ve Alice ölümle birlikte gelen özgürlüğün kendisini kucakladığını keşfeder.
“ölümün eşiğinde, hatıraların yavaş yavaş solup seslerin dindiği bir sis bulutunun içine girip yok olma fikri ona çok huzurlu geliyordu... Renklerin pastel tonlardaki manzaraya karıştığı bir Fransız filmi. Fin!”
Kullanıcı Yorumları