Bu evrenin yaratıcısı ve sahibi yüce Allah'tır. Evreni ve insanı yaratan O olduğu gibi, insana sahip olduğu her şeyi veren de O'dur. Mülkü bulunan bir dünyada insanı halife olarak bırakmış ve kendisine bağlı kalmasını istediği birtakım şartlar koşmuştur. İnsanı bu dünya üzerinde başıboş ve dilediğini yapan sorumsuz bir varlık saymamıştır. Yeryüzünde hilafetini Allah'ın koyduğu bir düzene ve belirlediği bir sisteme göre yürütmesini şart koşmuştur. Bu antlaşmaya göre yaptığı bütün davranışlar ve ibadetler sahih, ona aykırı olarak bulunduğu bütün davranışlar ve kulluklar da yasak kabul edilmiştir. Bu antlaşmanın şartlarına aykırı olarak yaptığı bütün davranışlar, antlaşmayı ihlal sayılmıştır. İnsan sahip olduğu güç ve imkanlarla bu ihlalleri gerçekleştirirse, zulüm ve haksızlık yapmış olur.Bu antlaşmanın şartlarından biri, müminler arasında yardımlaşma ve dayanışmanın bulunmasıdır. Birbirlerinin yardımcısı ve velisi olmaktır. Marksizmin belirttiği ortak mal kuralına göre değil, yardımlaşma ve dayanışma esasına göre Allah'n kendilerine verdiği rızıktan yararlanmaları ve yararlandırmalarıdır. Bireysel mülkiyet esası korunarak malı çok olan kişilerle malı az ve muhtaç kişiler arasında yardımlaşmanın bulunmasıdır. Nitekim ellerinde bulunan mallardan yapacakları harcama ve infaklarda, tüketim ve masraflarda israftan kaçınmaları, başkalarını gözetmeleri, meşru yollarda sarfetmeleri, İslam toplumunun hakkı olan zekatı ödemeleri ve servetlerini meşru yollarla geliştirmeleri de bu antlaşmanın şartları arasındadır. Servetlerinden toplumun da yararlanmasını sağlamaları, tekelciliğe ve kapitalizme gitmemeleri, böylece başkalarına eziyet etmemeleri de ileri sürülen şartlardandır.
Kullanıcı Yorumları