İlkgençlik yıllarında, hikâye ve romandan önce, şiir yazmaya başlayan Türkiyenin evrensel yazarı Yaşar Kemal, şiirlerini Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Bugünlerde Bahar İndi adlı kitapta topladı. Yaşar Kemalin, Ekim başında okurlarla buluşacak Bugünlerde Bahar İndi adlı kitabı; ağırlıklı olarak 1940larda yazılan, 50ler ve 60larda devam eden ve sonuncusu 1973te yazılan usta işi şiirlerden oluşuyor. Kitapta, ilk kez yayımlanan şiirlerin yanı sıra; Kovan, Ülkü, Toprak, Küçük Dergi, Çığ, Görüşler adlı dergilerde ve Vatan ve Akşam gazetelerinde yayımlanan şiirler de yer alıyor. Yaşar Kemal bu ilk şiir kitabını hazırlarken, seçtiği şiirlerin pek azında değişiklik yaptı. Ayrıca, onun şiirine özel sesini veren özelliklerden biri olduğu için, kitapta Yaşar Kemalin özgün yazımı aynen korundu. Kitapta yer alan şiirlerde öfkeyle umut, başkaldırıyla sevgi iç içe yer alıyor. En kasıntılı şairin bile özgünlüğünden ürkebileceği bir şiir yazıyor Yaşar Kemal: O, çalışmak isteyip işsiz kalan Kemal Sadıkın hüznünü, direncini, umudunu, dile getiriyor... Kitapta, daha önce yayımlanmamış ancak Zülfü Livaneli tarafından bestelenmiş Ulaş ve Merhaba şiirleri de yer alıyor. Kitap editörü Güven Turanın Gizlenen Bir Şairin İlk Kitabı adlı yazısından: Yaşar Kemal 1945e kadar yoğunlaşmış şiirde ve çekilmiş... Hemen anımsayalım: İlk öyküsü Pis Hikaye?nin yazılış tarihi 1946dır... Sonrası, Türk öykü ve roman tarihinin sayfalarını taçlandırıyor, 1950lerde yayımlanan birkaç şiiri bir yana. Ama burada bitmemiş şiiri Yaşar Kemalin şiir bir çığlıktır; bastırılamayan bir çığlık sözünü haklı çıkaran daha önce yayımlanmamış beş yepyeni şiir daha yer alıyor bu kitapta. Haydi, diyelim ki Ulaş ve Merhaba şiirlerini Zülfü Livaneli bestesiyle, Livanelinin sesinden duyduk... Şimdi onlara şiirin odağından eğilme zamanı geldi işte. Öncelikle dikkatimizi çeken, her iki şiirin de geleneksel halk şiirinden beslenmiş oldukları. Özellikle ses, ton halk şiiri kaynaklı. Gene de, kalıpların benzerliğine karşın, özgün ve klişelerden uzak şiirler bunlar. Form olarak da kolay sınıflandırılır gibi değiller. Örneğin Ulaş şiiri Ulaş Bardakçı için yazılmış bir ağıt mı? Bence değil... Ne yakınma var ne acıma... Vahlanma yok, ağıtların temeli olan. İsyancı bir şiir aksine; diklenen bir şiir... Bir destan mı? Böyle olmasını engelleyen temel bir şey var: Anlatımcı değil, sayıp dökmüyor, öykülemiyor kahramanlıklarını Ulaşın. Ayrıca, sadece Ulaşa da odaklanmıyor: Selam söyle diye 1960ların ve 1970lerin öldürülen devrimcilerini kuşatıyor. Eluardın, Aragonun savaş sırasında yazdığı şiirler gibi, kolay kolay kabına, kalıbına sığmayan bir şiir Ulaş bence. Merhaba, klasik halk şiiri kalıplarını kullansa da, klişe tadı vermeyen bir şiir. Yaşar Kemalin 1940lardan 1970lere uzanan bütün yazı hayatı içinde ilkgençlik yıllarının Âşıklığını, Âşık Kemalliğini, hiç bırakmadığını ortaya koyuyor.
Kullanıcı Yorumları