Bu kitapta aşıkane-sufiyane şiirin doğuşu, temelleri ve açılım çabaları büyük bir özen ve dikkatle incelenmeye çalışılıyor. Müellif, Ahmed Gazali'nin Sevanih'inden başlayarak Attar ve Hafız gibi büyük sufi yazarların eserlerindeki hikmet-i zevkinin orjinalliğini ve diğer felsefi ekollerden farklılığını gayet açık olarak sergiliyor. Fakat yazar yalnız bu iki eserle yetinmeyerek bu iddiasını mazmunları ve kavramları mısralardan, beyitlerden, mesnevilerden örnekler getirerek geniş bir şekilde ele alıp sürdürüyor.
Yazar sufilerin şiire bakışlarını (özellikle, Attar'ın fuka açması) sonrasında yeni ve farklı dille yazmaya başlamalarını, tasavvufi kavramların (bade, şarap, aşk ve aşkın kısımları vs.) değişim seyrini ve özellikle Hafız'da rindliğin anlam ve önemini açık, anlaşılır ve okuyucuyu sıkmayacak güzel bir dil ve üslupla ortaya koyuyor.
“H.5./M.11. yüzyıldan başlayarak Horasan'da ortaya çıkan aşıkane-sufiyane şiir, aslında derin bir manevi tecrübenin sonucdur; mana ehlinin Horasan'da ulaştığı, ardından da bu tecrübeyi Fars diliyle, özellikle şiirde dile getirmeye çalıştığı şuhud'un ürünü.“
(Arka Kapak)
Kullanıcı Yorumları