Bu kitap bir öfkenin ürünü!
Bu kitap vurdumduymaz ve umursamaz toplum az bulunur...
Hani ilaç için tek bir kimse çıksa da “Yahu, bu Cervantes denilen adam kim üstelik hakkımızda da o kadar çok şey yazmış ki... Neden acaba“ dese canım yanmayacak. Cervantes'e varana kadar daha kimler ve neler var. Ama onun 450. doğum yıldönümü 1997... Kimse, ama tek kimse zahmet edip de tek bir satır yazmadı!
Ha, az kaldı unutuyordum, 'Cumhuriyet' 5 Ekim'de 'doğum günü'nü anımsattı, eksik olmasın. Ama tarih yanlış, 29 Eylül olması gerekirdi...
İşte bu öfkeyle oturup ben bu kitabı yazdım. Uzman değilim. O bakımdan uzmanlar benim bu metnimde birtakım hatalar bulabilirler. Ama kimsenin birşey bulacağını sanmıyorum, çünkü Türkiye'de Cervantes uzmanı bulunmadığına kalıbımı basarım. Onun için benim ukalalıklarımla yetineceksiniz çaresiz. Siz dünyaya nasıl bakarsanız dünya da size öyle bakar!
Cervantes denince bizde gelse gelse Don Kişot akla gelir... Hatta belki o bile gelmez!
Kitabı yazmaya karar verince genç asistanlarımdan, üniversite mezunu bir Türk kızını bizim kütüphaneye yollamak istedim. 'Git bana ansiklopedilerde ne kadar Cervantes maddesi varsa fotokopilerini çıkar ve getir!'
'Kelimeyi kodlar mısınız' dedi...
Don Kişot İspanya'nın ruhuydu!
Mağrur, alicenap ve kör!
Beşeriyet yeni bir şafağa uyanırken kaybolan bir çağır günbatımı ışıklarına doğru at süren...
Ama Cervantes sadece Don Kişot değil...
Allah cümleten müstehakınızı versin!
Yağmur Atsız-
(önsöz)
Kullanıcı Yorumları