Adamın biri sefere gidiyormuş. Gemi ile yolculuk ederken, bütün servetini doldurduğu büyükçe bir altın torbasını elinden hiç bırakmazmış. Hatta güvertede uyurken bile başının altına yastık olarak koyarmış.
Aynı geminin birinci kamarasında yolculuk yapan zengin birinin de şaklabanlık yapan maymunu varmış. Maymun ara sıra güverte yolcularının arasına inerek türlü oyunlarla herkesi güldürürmüş. Bu maymun bir aralık uyumakta olan yolcunun başının altından, altın torbasını kaptığı gibi pruva direğinin tepesine çıkmış. Adam telaşla uyanmış. Torbayı direğin tepesindeki maymunun elinde görünce bağırıp çağırmaya, dövünüp çırpınmaya başlamış. Maymun torbanın ağzını bir güzel açmış. Bir altını denize atıldıkça torba sahibi saçını başını yolarak feryat ediyormuş. Bütün yolcular direğin dibinde toplanmış. Ne yaptılarsa maymunu aşağı indirememişler. Kalabalık arasında olgun bir adam, torba sahibinin yanına sokulmuş ve sormuş.
Sen ne iş yapardın?
İstanbul'da sütçü idim.
Peki sattığın sütlere su katar mıydın?
Yarı yarıya katardım.
Öyle ise ne yaygara ediyorsun? Maymun, Allah tarafından bu işe memur edilmiş bir yaratık. Terkos suyunun parasını denize atıyor, sütlerin helal parasını da sana atıyor. Kazancında Su Kaçağı olan bir insanın hali budur işte, demiş.
(Arka Kapak)
Kullanıcı Yorumları