“Şimdi çürük atlar çöplüğünden sesleniyorum size. Burası yol dışı, burası kaybedenlerin, ama aslında burası yoldan çekilebilenlerin yeri. Yanımdaki yaralı atlara bakıyorum. Hepsi benim gibi, mutlu. Tribünlere zaman zaman atılan o mektuplar var ya, işte onları hep ben yazıyorum. çürük atlar çöplüğünde zaferini ilan eden bu yaralı at, at yarışını anlatıyor size. çünkü şimdi sadece bir izleyici ve anlatıcıyım. Hep olmak istediğim gibi.”
Dünyaya gelişimizle taşınan yükler, yalnızlığı çoğul yalnızlıklara bölüştürerek kurulan yeni kimlikler, kendine ve iç hüzünlere dönülerek aşılan yollar, birbirini uzaktan izleyen için ve dışın kavgası... Yaşama katmanlar halinde bakan bir varlık bilmecesi “çürük Atlar çöplüğü”.
Işıl Bayraktar, sözcükleriyle doğduğumuz andan itibaren taşıdığımız ve içimize işleyen doğum ve ölüm izlerine ayna tutuyor. Huzursuzları, uykusuzları, hayata karışanları ve kıyısında duranları, aynadaki görüntüleri, akıp giden zamana uyumu ve uyumsuzluğu ve yeryüzü bilmecesiyle kurulan ilişkileri anlatıyor. Karşıya geçmeyi göze alan, delirmenin kıyısında gezinen, kendi kuyusuna göz atmaktan korkmayan karakterlerin hikayeleri, yazarın göz ağına takılıyor.
Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgide gidip gelme sancılarının öykü-metinlerinden oluşan çürük Atlar çöplüğü'nde, Işıl Bayraktar yaşamın içinden ve dışından oluşan iki düzlem arasında bir kanal açanların ve dünyaya bu kanaldan bakanların seslerini bir araya getiriyor. Verili renkler, biçimler ve akışlar sözcüklerinde bir isyan halini alıyor. çürük Atlar çöplüğü, dünyaya geldiğimiz andan itibaren taşıdığımız doğum lekesiyle bireyin yüzleşme çabasını ve çatışmalarını anlatırken zamana seslenen, zamanla birey-toplum arasındaki aynada görünen nefes alış-veriş biçimlerini dert edinen öykülerden oluşuyor.
Gürültülerle, kalabalıklarla, oyalanmalarla, avuntularla, sahteliklerle ve hoyratça aynılaştırarak geçen zamanın içinden incecik süzülen hikayeler okumak isteyenler için: çürük Atlar çöplüğü.
Kullanıcı Yorumları