İnsanların cenneti olan dünyaya dökülen ilk kan Habil ve Kabil kardeşlerin arasına Habil ile birlikte düştü. Bir daha hiç çıkmamak üzere Kabil'in üstüne sıçradı. İyi ve kötü, ezilen ve ezen, ölen ve öldüren birileri her zaman vardı. Başlangıçta dünya birdi. Cinnîler ve insanlar birlikte yaşadı. âdemoğlu, nefsi için binlerce yıl cinnîleri ve büyüyü silah olarak kullandı. Ta ki Yaradan doğaüstü güçleri kullanmayı ve büyüyü yasaklayıp, boyut yasalarını koyana kadar. O, cinnîleri ve ademîleri aynı dünyada ayrı boyutlara attı. Bir aynanın iki tarafı gibi. Diğer boyutu duymak, görmek isteyenler boyut kurallarını uyguladıkları sürece duyabilir ve görebilirdi. Fakat boyut kitaplarında yazılı üst düzey büyüler olmadan karşı boyutun doğaüstü güçleri kullanılamazdı.
Boyut yasaları kötü niyetle kullanılmaması için güvenlik amacı ile yedi parçaya bölündü ve her parça bir kitap şeklinde cinnîlere emanet edildi. Cin diyarında kitapların hepsine hükmetmek için yüzyıllar süren savaşlar yaşandı. Sonunda yedi cinnî kabilesi savaşları bitirmek ümidiyle bir araya gelerek kitapları âdemoğlu diyarında Habil neslinden gelen ve Göktanrı'ya ibadet eden Türk şamanlara emanet ettiler. Her kitap kendi kabilesine ait yüce bir savaşçı cinnîye büyü ile bağlandı. Cinnîler kitapların ve kitapları elinde tutan kitap koruyucularının muhafızıydı. Ve boyutlar arasında her iki boyutun güçlerini de kullanma yetkisine sahiplerdi.
Fatih Sultan Mehmet, kitapları ve kitapların doğaüstü gücünü kullanmak isteyen kardeşlerini fetva ile boğdurdu. Boyut yasalarını, gerçek Türk tarihini ve Mu adasını anlatan kitapları bir daha bulunmamak üzere ortadan kaldırttı. Mustafa Kemal Atatürk ömrünün son on yılını bunları bulmak için harcadı. Fakat buldukları ve öğrendiklerinden sonra bulduğu bilgileri gizledi, birçoğunu yaktı ve yok etti. Son beş yıl araştırmaya bizzat kendisi, tek başına devam etti. Yaşayan Türk şamanların hepsi Birinci Dünya Savaşı'nda kitapları ele geçirmek isteyen işgalci devletler tarafından işkencelerle öldürüldü. Saf Habil kanından bir şaman kalmayana kadar. O zaman Mustafa Kemal tüm bildiklerini ve kitapları hem Habil hem Kabil'in kanını taşıyan, bilinen son Türk şaman olan isimsiz bir çocuğa emanet etti.
Can yakmamak için can veren eski şamanlardan farklı olarak, emanetler için can almaktan çekinmeyen isimsiz şaman zamanında akan kan, nehir oldu aktı, deniz oldu taştı. Okyanuslar kızıla boyandı. Türk devletleri ve Aksakallılar kitapları isimsizden almak istediğinde kardeş kavgası tüm dehşetiyle tekrar başladı.
Kullanıcı Yorumları