Allah, sınırı olmayan, evveli kendisi, ahiri kendisi, zahiri kendisi, batını kendisi, olandır. Sınır, yaratılmışlıkta vardır. Yaratanda sınır olmaz. O, zaman ve mekandan münezzeh iken zaman ve mekanla zahir olandır. Kendisinde sınır ve son olmayanın kendisini tanıttığı ilimde nasıl son olabilir.
Allah, kalıplara sığmaz, Allah'a varmak için kendi kalıplarımızı kırmalı, kalıpsız kalmalıyız. Kalıpsız, şartsız şurtsuz, yargısız kalmak, Allah'ta fena bulmak sonucu Allah'a uruç etmektir. Bu ise bilgi boyutunda kalmak ile gerçekleşmez. Bilgi aracına aşk binerse Maşuk Allah'a götürür, Nefis binerse gayrıya götürür.
Unutmamalıyız ki, tevhit kendi insanlığımıza ulaşma sonucu Abduhu hitabındaki Allah'ın kulu olmaktır. Tevhit, Peygamber efendimizin,"Nefsine arif olan Rabbine arif olur." beyanındaki kendimizden Rabbimize arif olmaktır.
Tevhit, kendisi bilinsin diye bizi var eden Allah'ı yine kendimizde bilmektir. Tevhit, derviş olmaktır. Kişiyi derviş yapan ne kadar çok bildiği değil, ne kadar hallendiğidir.
Kullanıcı Yorumları