Modernleşme sürecinde toplumsal etkinliğini yitirerek kendi öz alanına çekilen din, özelleşerek bireysel bir tercih meselesi halini almıştır. Ancak zamanla yaşanan değişim tecrübeleri, dinin modern toplumlarda yok olmadığını, her ne kadar biçim değiştirmiş olsa da varlığını devam ettirdiğini açık bir şekilde göstermiştir. Bir zamanlar Freud, dinden “bir yanılsamanın geleceği“ diye söz ederken, “dinin geleceği“ni konuşan günümüz sosyologlarının “dinsiz bir gelecek düşüncesinin illüzyon“ olduğunu ifade etmeleri dikkat çekicidir. Ancak 20. yüzyılın hakim paradigması olan sekülerizm, her ne kadar gerilemiş gözükse de, etkisini hala güçlü bir şekilde sürdürmektedir. Anlaşılan din ve sekülerleşme arasında çok yakın, fakat bir o kadar da karmaşık bir ilişki söz konusudur.
Din ve sekülerleşme ilişkisini üniversite öğrencileri örneğinde inceleyen bu araştırmada elde edilen bulgular, din, bilim, ekonomi, siyaset ve aile gibi temel toplumsal kurumlar bağlamında incelenmiştir: Din ve sekülerleşme, din ve bilim, din ve ekonomi, din ve siyaset, din ve aile.
(Arka Kapak'tan)
Kullanıcı Yorumları