Akıl Oyunları filminde şöyle bir cümle geçer: “Tanrı bir ressam olmalı, yoksa neden bu kadar renk var ki” Gerçekten de tarihe baktığımızda insanoğlunun renkleri âdeta Tanrı'nın dili ve yansıması olarak kullandığını, arkaik ve antik dinlerden gelişmiş dinlere kadar bütün inançların renkleri önemli semboller olarak kabul ettiğini görürüz. Bu bağlamda, dinlerin renklere geçmişte ve günümüzde merkezî bir yer verdiğini, onu tanrılarla, şeytan ve cinlerle, ruhlarla, tapınaklarla, din adamlarıyla, uğur ve uğursuzlukla, doğum ve ölümle, büyüyle, yönlerle, cinsiyetle, cennet ve cehennemle vs. özdeşleştirdikleri âşikârdır.
Günümüz dünyasında ise artık renk biliminden, renk psikolojisinden bahsedilmekte; arabalar, çalışma odaları, duvarlar, evler, bahçeler, kızlar, erkekler, gençler, yaşlılar, spor kulüpleri ve ideolojiler renklerle birlikte anılmakta; renklerin başarı ve başarısızlığı, mutluluk ve mutsuzluğu etkilediğine inanılmakta, neredeyse renk yönetimi olarak adlandırılan bir meslekten bahsedilmektedir.
Kullanıcı Yorumları