Babası Tevfik Efendi bir gün ona Namık Kemal'in öldüğünü söyler. Ziya onu eserlerinden tanımakla birlikte, nasıl bir hürriyet savaşçısı olduğunu, kahramanlığını, zulüm karşısındaki direncini bilmemektedir.
Babası ona "Sizin en büyük hocanız ve milletin de en büyük adamı" dediği şairin hikâyesini dokunaklı bir dille anlatır.
-İşte, sen bu adamın arkasından gideceksin!
Onun gibi vatanperver, onun kadar hürriyetperver olacaksın!- der. Ziya Gökalp'ın büyük bir saygı ve sevgi ile andığı, ruh işlerinden de, Allah vergisi olarak iyi anladığını söylediği babasının, onun hayat çizgisinin belirmesinde açık ve derin etkileri vardır.
...Bildiği her şeyin üstesinden sadece kalem ile geleceğini bilmektedir. Bu sebepten dolayı da kendini daha çok eserlerine verir.
Yürüdüğü yolun çok zor ve tozlu olacağını bile bile hedefini kendi belirlemiş, yol arkadaşları ile birlikte sessizce ilerlemiştir.
Hayatta en çok acıları değil de çocuklarını çok düşünmesi onun bu yolculukta da bir adım daha ilerlemesi açısından şanstı, şansı korumak için verdiği gayret insanların kendini görmeden ve duymadan eserleriyle bilinen bir usta haline getiriyordu, bu da sevinç, neşe ve istek katsayısını artırıyordu.
Kullanıcı Yorumları