Seyfi benden tam elli kuruş borç istemişti; benim de vardı, vermiştim iki yirmibeşliği.
Aradan günler geçti. Kimbilir şişko Fahri kaç defa saat tam 10:00'da sınıfa sıcak süt getirdi ama benim elli kuruş bir türlü geri gelmedi.
Artık dayanamadığım bir gün, teneffüs zili çalar çalmaz sıra arkadaşımın üzerine Tommiks gibi atlayıp istedim paramı. Elimden kurtuldu Seyfi ve başladı bütün okul bahçesindei bina çevresinde amansız bir kovalamaca.
Sanki teneffüs bir asır, binanın çevresi bin kilometreydi.
Yakalayınca Seyfi'yi, belki on bin kilometre yuvarlandık okulun tozlu bahçesinde. Darmadağın olmuş, beyaz yakalarının düğmesi kopmuş, aynı tahta sırada kara tahtaya bakyorduk.
Sucuk gibi terlemiştik ve çok ciddiydik; her an hamal olabilirdik.
(Kitabın İçinden)
Kullanıcı Yorumları