İslâm mantık tarihinin altın çağı sayılan 13. yüzyılla birlikte eğitim merkezli, özlü mantık metinleri ortaya çıkmış ve bu ana metinler etrafında şerh ve hâşiyelerle devâsa bir mantık geleneği oluşmuştur. Ders kitabı niteliğinde büyük bir yaygınlık ve hüsnü kabul gören bu eserlerin en başında hiç kuşkusuz Esîrüddin Ebherî 'nin Îsâgûcî ismiyle ve Necmüddin Kâtibî'nin Şemsiyye ismiyle tanınan mantık risâleleri gelmektedir. Mantığa giriş ve orta seviyede okutulan bu eserler üzerine pek çok şerh ve hâşiye çalışmaları yapılmıştır. İslâm dünyasında mantık alanında ileri düzeylerde dahi çalışma yapmanın yolu, genelde bu şerh ve hâşiyeler üzerinden gerçekleşmiştir. Ancak yine bunlardan bazıları daha çok şöhret kazanmış ve alt mantık gelenekleri meydana gelmiştir. Bu bağlamda Ebherî 'nin Îsâgûcî'sinin en meşhur şerh-hâşiye zincirlerinden birini, bilinen ilk Îsâgûcî şârihi olan Hüsâmeddin el-Kâtî'nin şerhi ve onun Muhyiddin et-Tâlişî hâşiyesi oluştururken; ikincisini, Molla Fenârî 'nin el-Fevâidu'l-Fenârîyye isimli şerhi ile Ahmed b. Hızır'ın bu şerhe yazmış olduğu Kul (Kavl-i) Ahmed isimli hâşiye oluşturmaktadır.
Kullanıcı Yorumları