XIX. asır Rifâî tarîkatı şeyhlerinden ve dîvân şâirlerinden olan Mustafa Kabulî Efendi Hazretleri, Edirne'de doğdu. Doğum tarihi hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi verilmemektedir. Eserlerinden onun XVIII. asrın sonları ile XIX. asrın ortalarına doğru yaşadığını anlıyoruz. Kabûl Hazretlerî'nin asıl adı Mustafa'dır. Halk arasında Kutup Mustafa Kabûlî olarak bilinirdi. Kendisini sevenler, toplumdaki kötülükleri düzeltip, herkese nasihat ettiğinden ve herkesi her hâliyle kabul edip, hoş karşıladığından dolayı “Kabûlî Hazretleri“ derdi. Yine kendisi de “Dîvân“ın da “Kabûlî“ mahlasını kullanmıştır. Bazı kaynaklarda da doğum yerine nisbetle “Edirnevî“ olarak geçer. Ailesi ve tahsili hakkında fazla bir bilgiye sahip olamadık. Ancak Hüseyin Vassâf'ın Murâselât adlı eserinde Mustafa Kabulî Efendi Hazretleri'nin künyesini verirken Kabûlî ibn Manevî Muhammed ifadesini kullandığını görmekteyiz. Buradan da onun babasının Manevî Muhammed Efendi olduğunu anlıyoruz. Yine Mustafa Kabulî Efendi Hazretleri'nin Edirne'de okuyup-yetiştiğini ve mahkeme başkâtibi olduğunu biliyoruz. Bazı kaynaklarda çobanlıkla uğraştığı belirtiliyorsa da genel kanaat Mustafa Kabulî Efendi Hazretleri'nin başkâtiplik görevinde bulunduğu yönündedir. Ayrıca te'lif ettiği Fars lügatine dâir “Müşkil-Küşâ“ adlı eseri Farsça'ya vâkıf olduğunu göstermektedir. Millî kültürümüzün unutulmaya, ma'nevî değerlerimizin kaybolmaya başladığı bir zamanda şanlı geçmişimizde toplumumuzun yüz akı ve dinamikleri olan Allah dostlarını, onların nadide eserlerini, ma'nevî iklime özem duyan insanımıza sunmak en büyük bahtiyârlığımız olacaktır. Biz de bu çalışmamızda, yukarıda ifade ettiğimiz düşüncelerden hareketle, tarîkatların ve tekkelerin nicelik yönünden arttığı, eski nizâm ve intizâmının bozulduğu, toplum ve diğer kurumlar nezdindeki itibarının yavaş yavaş düşmeye başladığı bir zamanda yetişen XIX. asır Türk dîvân şâirlerinden ve sûfîlerinden Kabûlî Mustafa Efendi'nin hayatını, eserlerini, tarîkatını ve tasavvufî görüşlerini incelemeye çalıştık. Kabûlî, Edirne'de mahkeme başkâtibi iken bu görevini bırakarak tasavvuf yoluna sülûk etmiştir. Sülûk ettiği tarîkat ise Rifâiyye'dir. Tasavvufla ilgili iki risâlesi -ki bunlar “Kenzü'l-Esrâr“ ve “Mûsıletü'l-Hidâye“, Fars lügatine dâir bir eseri ve mürettep “Dîvân“ı olan Kabûlî Mustafa Efendi hakkında, şimdiye kadar hiçbir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmamız, “Edirneli Kabûlî Mustafa Efendi Hayatı, Eserleri, Tasavvufî Görüşleri“ adıyla hazırladığımız yüksek lisans tezimizin yeniden gözden geçirilmiş ve müellifimizin “Dîvân“ ve “Kenzü'l-Esrâr“ adlı eserlerinin Türkçe metinlerinin ilave edilmesinden oluşan şeklidir. Bir “Giriş“ ve dört “Bölüm“den meydana gelmektedir. Giriş bölümünde, tasavvuf ve tarîkatların başlangıçtan XIX. asra kadarki kısaca tarihî seyri, XV. ve XIX. asırlar arasında Edirne'de mevcut tarîkatlar ve tekkelerin genel durumu ve Mustafa Kabulî Efendi Hazretleri'nin yaşadığı dönem olan XVIII. asrın sonları ile XIX. asrın ortalarında Osmanlı Devleti'nin siyâsî, içtimâî, iktisâdî, ilmî ve edebî durumu hakkında anahatlarıyla malumât vermeye çalıştık. I. Bölüm'de, Mustafa Kabulî Efendi Hazretleri'nin hayatı, eserleri ve tarîkatını inceledik. Hayatını incelerken, başta kendi eserlerinden “Kenzü'l-Esrâr“ ve “Dîvân“ olmak üzere, Edirne'nin tarihi ve kültürüyle ilgili yazma ve matbû' eserlere istinâd etmeye çaba gösterdik. Yine müellifimizin eserlerinden “Kenzü'l-Esrâr“ ve “Dîvân“ının muhtevâsı ve nüshaları hakkında da bilgi vermeye çalıştık. Diğer iki eseri, “Mûsıletü'l-Hidâye“ ve “Müşkil-Küşâ“ya ulaşamadığımız için bunları inceleyemedik. Müellifimizin tarîkatı konusunu ise Ahmed er-Rifâî'nin eserleri başta olmak üzere, kendi eserlerinden ve Rifâiyye ile ilgili diğer kaynaklardan anlatmaya çalıştık. II. Bölümü'nde de, Kabûlî Mustafa Efendi'nin tasavvufî görüşlerine yer verdik ve bu görüşlerini de üç grupta ele aldık. 1. Tarîkat meseleleriyle ilgili görüşleri 2. Tasavvufî hallerle ilgili görüşleri 3. Tasavvufî düşünceye dâir görüşleri Görüşlerini incelerken de bilhassa “Kenzü'l-Esrâr“ın Süleymâniye Kütüphânesi, Hasib Efendi, No: 267'deki matbu nüshasına, “Dîvân“ın ise Süleymâniye Kütüphânesi, İzmir, No: 547/2'de kayıtlı yazma nüshasına ve eserlerinde işlemiş olduğu konularla ilgili kaleme alınan klâsik tasavvufî eserlere istinâd ettik. Bu iki eserin Türkçe'ye aktarılmış şeklini çalışmamızın III. ve IV. Bölüm'lerinde vermiş bulunmaktayız. III. Bölüm'de, okuyucuların işlenen konuları yerinde görmesi, karşılaştırması ve değerlendirmesi için müellifimizin “Kenzü'l-Esrâr“ adlı tasavvufa dair risâlesini Türkçe harflere aktardık. Aktarmakla da kalmayıp yer yer sadeleştirdik, âyet ve hadislerin kaynağını gösterdik ve bazı terimlerin kısa açıklamalarını dipnotlarla vermeye çalıştık. Söz konusu risâlenin sonunda bulunan Seyyid Ahmed Rifâî'nin “Hizb“ini ve gece “Vird“ini de yeni harflere aktarmayı uygun bulduk. IV. Bölüm'de ise yine yukarıda belirttiğimiz düşüncelerden yola çıkarak “Dîvân“ını sunmaya çalıştık. Bu “Dîvân“da da bahsi geçen âyet ve hadislerin kaynaklarını, numaralarını dipnotlarda gösterdik. Ayrıca hem “Ken-zü'l-Esrâr“ın hem de “Dîvân“ın iyice anlaşılması, kolaylıkla istifâde edilebilmesi için çalışmamızın sonuna bir lügatçe koyduk. “Şeyh Kabûlî Mustafa Edirnevî'nin Hayatı, Eserleri, Tasavvufî Görüşleri, Kenzü'l-Esrar ve Dîvân'ının Metni“ olarak konu edindiğimiz bu çalışmanın insanımıza ve kültürümüze yeni ufuklar açacağı, değişik çalışmalara vesile olacağı inancını, umudunu taşımaktayız.
Kullanıcı Yorumları