Biz biliriz ki bütün varlık âleminin bir zahiri, bir de bâtını vardır. Aslolan, hakikat olan “bâtın”dır ve tabiatı gereği saklı, örtülü, mahrem bir alandır. Buna rağmen bâtına zahirden yol bulunarak ama zahirde kalmadan ulaşılabilir. İslâm medeniyetinde, her sahada olduğu gibi sözün en hâlisi, en süzülmüşü olan şiirde de “bâtındaki hakikatin zahirdeki mecaz ile örtülmesi” kanununa riayet edilmiştir. Bu yüzden şiirlerde kendi içinde mana bütünlüğü olan en küçük bölüme “beyit” denir. Beyit “ev” demektir. Nasıl bir evin hakikatini, içine girmeden, sadece dıştan bakarak anlayamazsanız, bizim şiirimizi de çoğu zaman zahirî görüntüsüyle kavrayamazsınız. Evin mahremi değilseniz o eve giremezsiniz. Hakikate vakıf olmak istiyorsanız, evin, yani sözün, şiirin, beytin mahremi olmanız; bunun için de zahirdeki sözlerin birer sembol olarak nereye kapı açtığını bilmeniz gerekir.
Kullanıcı Yorumları