Onları 80'li yılların ortasında, koğuş sessizleştiğinde, herkes ranzasına, çekildiğinde, koğuşun “oturma odası“nda küçücük harflerle yazıyor, sonra bu dosya kâğıtlarını katlayıp saklıyordum. Ama her defasında, her operasyonda askerler yatağın altında, temiz çamaşırların arasında, olmadık yerlerde buluyor ve incelemek üzere götürüyorlardı. Asla geri gelmeyeceklerini, çoktan yırtılıp atılmış olduklarını bildiğim için bu kâğıtların, hafızamda geri çağırıyor bu yazdıklarımı ve yeniden kâğıda döküyordum. Elbette her defasında da biraz değişmiş oluyorlardı. Ancak sivil cezaevine nakledildiğimde son şekillerini aldılar. Birer kopyasını Murat Belge'ye yolladım, övgü dolu bir cevap alınca da cesaretim arttı. Tahliye olduktan bir buçuk yıl sonra kitap olarak çıktı hikâyelerim. 1989 Şubatı'nda. 18 yıl olmuş.
Bir süre öncesine kadar bende bir kopyası bile yoktu bu ilk kitabımın. Ama yıllar içinde hep bir şekilde karşıma çıktı. Bazen bir editör aradı, bazen bir yakın arkadaşım hatırlattı bana böyle bir kitabım olduğunu. Sanki o kitap artık benden çok daha fazla, hatta tümüyle okurlarındı. Arada bir bana böyle bir kitabım olduğunu hatırlatan okurların.
Bir gün, annem, onu bir ziyaretimde, çıkarıp iki nüshasını önüme koyuverdi. Eve gelince bu kopyaları bir yere yerleştirdim kitaplığımda ve uzun süre elime almadım. Sonra bir gün aniden kalktım, hiç sorgulamadan çektim birini kitapların arasından ve kesintisiz okudum “Evsiz ülke Hikâyeleri“ni.
(Tanıtım Bülteninden)
Kullanıcı Yorumları