20. yüzyılın ikinci yarısında sosyal bilimler alanında ve sanat disiplinlerinde etkisini hissettirmeye başlayan gerçeklik krizinin en çok etkilediği alan belgesel
sinema olmuştur: ‘Gerçekliğin sinemasal temsili' olarak nitelenen belgesel sinema, hem kurmaca sinemayla arasındaki sınırların giderek belirsizleşmesinden, hem de izleyici algısındaki özdeşleşmeci dönüşümden dolayı gerçeklikle ilişkisinde ciddi sorunlar yaşamaktadır.
Belgesel sinema, bu gerçeklik krizini kendi estetik olanaklarıyla aşabilecek durumdadır. Bunun için yapılması gereken, özdeşleşmeci seyirci davranışlarının,
yani ‘seyirci habitusu'nun yapısal bir çözülmeye uğratılarak dönüştürülmesi, film ve gerçeklik algılarının yeniden inşa edilmesidir.
Bu çalışmada, ‘seyirci habitusu'nu çözmek için etkili bir estetik yöntem olarak Brecht'in ‘epik tiyatro' kuramından hareketle tasarlanan ‘epik belgesel' düşüncesi önerilmektedir.
Kullanıcı Yorumları