"Bu prensesin "sonsuza kadar mutlu" itemiyle bitirdiği bir masal değil, bu size doğruyu iten bir hikaye değil, bu size aşık olduğum adamla kendimi guzelce sunduğum sonu olan bir roman değil veya bu köreltilmiş aşkımı döktuğum bir şiir kitabı da olamadı, bu kalbimin sessiz haykırışlarının sıkışıp kaldığı bir hapsane ve aşk şarabını hitap ettiğim "miniğin" edebiyatla buluştuğu ıssız bir kitapçık. Yazarken aklımdaki tek şey göz kapağıma ağırlık yapan rutubeti kucağımda sevmek istemekti. Klavyeme akan göz yaşlarımın ana kalemi olan bu kitabı paylaşmak istedim.
Bu kitap mavinin siyaha dönuşebileceğinin kanıtı olmak için doğdu."
-Simay Kaya
Parmaklıklar ardındaki sevgime ulaştığında anladım bir parçamın senden ibaret olduğunu...
Geride kalan kutsanmış suskunluğuma, parlamayı unutmuş yıldızlar eşlik etti. Tek panzehirim ise inandığım masalların incecik boynuna kırmadan sarılmaktı. Bir gece sokak göz yaşlarını insanlara akıttığında ayak izleri kazındı insanların ve sokak yerini günahlara bıraktı.
öyle bir rüzgardı ki aşk şarabını senin isminle içtiğim her saniye acı yüklü bir patika oldu, zümrütten yaşlar eksilmeyen yaşlı sarı gözlerime. Ve şanslı Afrodit görmezden geldi bizi.
Tıpkı kelebeğim gibi...
Kullanıcı Yorumları