Erdener Ildız edebiyat toprağında çekirdekten yetişme bir ad değil. Yaşam programında yazar olmak gibi bir hedef yoktu yetişme çağında. O daha çok fen derslerindeki başarılarıyla kendini gösterirdi. Bunu olumsuzluk anlamında söylemiyoruz; yalnızca bir saptama... Matematik, fizik, kimya derslerindeki başarısı sayesinde, Teknik üniversite'nin elektronik bölümünü kazanmıştı. Edebiyat, yaşamının amacı olmamasına karşın, tutkulu bir kitap okuruydu. Edebiyat kitapları da bunun içindeydi.
Yazma deneyimlerinden çok, okuma birikimleri vardı Ildız'ın. İşte bu birikim onu, gün gelecek, yazma serüvenine itecekti.
Yetmişli yıllarda Teknik üniversite öğrencisi olarak tanıdığım Erdener Ildız, tam kırk yıl sonra bir anı kitabıyla karşımıza çıkacaktı: “Hapşırık”... Bu, bir anı kitabıydı. Ardından hikâye dosyaları geldi peş peşe.
Erdener Ildız hikâyelerini, geçmişin yaşam kesitlerinden, anılarından, aile ve arkadaş çevresindeki tiplerden yararlanarak kurguluyor. Anlatımı alabildiğine yalın. Dili işlek... Kurgusu dolambaçsız. Okurunu sıkmıyor. Anlattığı kişiler karton tipler değil, somut kişiler. Denebilir ki, çağdaş Türk öykücülüğünün neresinde duruyor bu hikâyeler Onun kararını da eleştiricilere bırakalım, derim.
Necati GüNGöR
öykücü - Yazar
Kullanıcı Yorumları