Haçlı Seferleri

ISBN :	9789757632542
Yazar :	Işın Demirkent
Yayıncı :	Dünya Yayıncılık
Sayfa Sayısı :	306

Favorilerime Ekle Hata Bildir Tavsiye Et!

40,00 TL
%

17
İndirimli 33,20 TL Kazancınız: 6,80TL

Satışta değil

Telefon Kodu : 457933

Ürün Özellikleri

İnsanlık tarihinin değişmeyen ve belirsiz aralıklarla tekrarlanan önemli bir olayı Doğu - Batı çekişmesidir. M. Ö. 5. yüzyıldaki Yunan - İran savaşları ile başlayan olaylar sonrası Büyük İskender Doğu'yu istila etmiş, daha sonraları 4. yüzyılda Hunlar'ın Avrupa'ya girişiyle Kavimler Göçü yaşanmıştır. Haçlı Seferleri ise bu çatışmanın en uzun süreli ve çok kapsamlı bir devresidir. 11. yüzyılın ortalarında Türkler'in Anadolu'yu yurt edinmeye başlamalarından sonra Avrupa dünyası kutsal toprakları kurtarmak sloganıyla Türkler'e karşı pek çok sefer başlatmış ve siyasi amaçlı bu girişimlerin tümü Haçlı Seferleri olarak tanımlanmıştır. Haçlı Seferleri ikiyüz yıllık bir dönemi kapsar. 1096 yılındaki ilk seferden 1291'de Latin Hristiyanlar'ın Akka'dan çıkarılmasına kadar geçen zaman diliminde Urfa, Antakya, Kudüs ve Trablus'ta birer devlet kurulduğu gibi, Üçüncü Haçlı Seferi sırasında Kıbrıs'ta, Dördüncü Haçlı Seferi sonunda da İstanbul'da Latin Devletleri kurulmuştur.
1096 - 1291 yılları arasında dokuz Haçlı seferi düzenlenmiştir. 14. yüzyılda aynı düşüncelerla sahneye konulan yeni girişimler ise Geç Dönem Haçlı Seferleri olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde hedef doğrudan Osmanlı'lara yönelikti. Batı'nın tükenmek bilmeyen bu arzusunun yıllar sonra da süre gittiğini gösteren pek çok olay yaşanmıştır. Bir tarihlerde Doğu'yu kolonize etmek isteyenler, bugün başka duygulara sahip olsalar da, Batı'nın Yakındoğu üzerindeki istekleri bitmiş görünmektedir.
Tarihimizi böylesine yakından ilgilendiren hatta tarihimizin bir parçası kabul edilen Haçlı Seferleri dönemi üzerinde bilimsel çalışmaların ülkemizde yeterince yapılmadığı gerçeğini kabul etmek gerekir. Buna karşılık Batılı müellifler bu konuda çok üretken olup Haçlı Seferleri ile ilgili bütün alanlarda geniş kapsamlı çalışmalar yapmakta ve kendi yorumlarını dile getirmektedirler. Aslında gerçekler değişmektedirler. Ancak bu konuları işleyenlerin, genelde yetiştikleri kültürün ve yaşadıkları ortamın etkisi altında kaldıkları da inkar edilemez. Bütün eserler Batılı yazarlar tarafından kaleme alındığından Doğu'nun yorumları ve yargıları yeterince gün ışığına çıkarılamamıştır. Bu sebeple Doğu'lu müelliflere büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bu çalışma böyle bir sorumluluk anlayışı içinde yapılmıştır.
(Ön Kapak)