Günümüz müslümanlarının hadis literatürünün sahihliğine ilişkin tartışmalarıyla ilgili eserimi yazarken, ne İslam alimleri arasındaki tartışmalarda, ne de doğulu ve batılı alimler arasında patlak veren tartışmalarda taraf olmadığımı anladım. Elbette ben Goldziher ve Schacht'ın kitaplarından etkilenmiştim; aynı zamanda çağdaş müslüman alimlerin kitaplarından da etkilenmiştim ve herhangi bir yaklaşıma bağlı kalmamaya çalıştım. Başlangıçta hadisin menşeine ilişkin olarak doğulu ve batılı alimlerin ortaya koydukları sorunların karşılıklı olarak uzlaştırılamaz olduklarını düşünüyordum. Şayet bu iki bakış açısı birbirinden çok farklı ise, bir kimse onları uzlaştırmaya nasıl kalkışabilir
İlk müslüman kadıların, hadislerin neşrinde oynadıkları düşünülen rolü incelemeye başladım. Bu inceleme bana müslüman alimler ile batılı alimlerin ortaya koyduğu bakış açılarının arasında yine de makul bir konumun olduğunu öğretti. Fakat ta o zamandan beri kendimi her iki tarafın etkisine maruz bırakmak istemedim ve ilk kaynaklara bizzat başvurarak, araştırmam bitene dek bulgularımı ne doğulu ne de batılı alimlerin bulgularıyla karşılaştırma yapmadan kendi araştırmamı yaptım.
Kaynakların, aşırı uçlar arasında bir konumu muhafaza etme konusunda yeterli delili bana sunduğu kanaatindeyim. Bu kitap, bu araştırmanın bir hikayesini teşkil etmektedir.
(Arka Kapak)
Kullanıcı Yorumları