Hayatımızın her alanında yer alan tarih ve coğrafya kitapları olayları üstün körü, fazla ayrıntıya inmeden önümüze sererler. Bunların aksine gezi yazıları; bir kenti, bir köyü, yol kenarındaki bir çeşmeyi yada ücra bir yerde üzerine bezler bağlanmış bir ağacı en ince ayrıntısına kadar betimler. O yerler hakkında bilmemiz gerekenleri tek tek yaşamışız gibi, anlatıcının başını dayadığı araba camının soğukluğunu hissediyormuşuz gibi oluruz.
Munzur çem'in gezi yazıları da bu türdendir, zorbalıkla özgürlük mücadelesinin hiç bitmediği coğrafyadandır. Kürdistan'da ki bütün belli başlı yerlerin anlatıldığı yerler çoğu zaman elimizdeki şehir rehberine dönüşmekte. Kimi yerler iki, üç farklı zamanda gidilmiş yazılarla anlatılmakta; bu da bize bu yerlerin zaman içinde değişimleri ve geçirdiği evreleri göstermektedir.
Kitaptaki yazılar kadim Zagros eteklerinden Güney Kürdistan'ın; Süleymaniye, Erbil ve Duhok şehirlerini ve birçok küçük köy ve kasabasını dolaştıktan sonra yönünü Laleş'e çevirmektedir. Kuzayde Mardin, Hakkari, Van, Nemrud ve Diyarbekir'i de aşıp Dersim'i en ince ayrıntısına kadar bize anlatmaktadır.
Gezi yazıları bizi, Kürdistan dışında Girit Adası'na, oradan gizem ve ilginçlikler diyarı olan çin'in başkenti Pekin'e, ardından da kangurular ülkesi Avustralya'ya götürmektedir.
Yazılar sadece gezip görülmesi gereken yerlerle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda o yerlerin sosyo-kültürel yapılarına, siyasi dengelerine ve insanların ruhsal durumları gibi birçok konu üzerinde durmaktadır.
Kullanıcı Yorumları