Sakini olarak
vardım yamacına sevdiğimin
O kızdı
Ben sakinleştirdim
Ben yazdım
O sakinleştirdi
Oturduk iki yakasına Kocabaş'ın
Seyre daldık birbirimizi
Kocabaş çayı'nın eski adı Granikos'tur. Yaklaşık 80 metre uzunluğunda olan Granikos, çan'ın güneyindeki Türkmen Deresi'nden doğar. çan ve Biga topraklarını sulayarak Karabiga'da denize kavuşur. Bazı kaynaklarda adı Biga çayı ve Barenos çayı diye de geçmektedir.
çan'ın uzun boylu, bu bereketli çocuğu, çan yerleşim merkezini de ikiye bölerek önümüzden sessizce geçiyor. İçinden geçenleri bilen yok. Yaş'ını bilen yok. Yaşı'nı silen yok.
Bir yanı Karşıyaka, bir yanı çarşı. İki yaka karşı karşı. Tabi bu karşılık, kargaşa anlamında değil. Muhaliflik anlamında hiç değil. İki aşığın seyre dalması gibi birbirini.
Hem sonra ikisi de aynı suya döküyor içini. Sırdaşları Kocabaş.
Ayakları suya eren bu aşıkların, nişanı üç köprüdür: Koca Köprü, Tahta Köprü, Sanayi Köprüsü
Testi içindekini sızdırır. Şehirler de
Velhasıl, içimiz nasılsa, Kocabaş da öyle.
İki Yakalı Şehir ismi Kocabaş çayından mülhem. Lakin bu isme karar verdikten sonra çok hoş bir gelişme oldu:
Ali Küçükle sohbet halindeyiz. Ali Beyin telefonu çalıyor ve konuşmanın satır arasında çanakkale Seramik Fabrikalarında şu kadar beyaz yakalı bukadar mavi yakalı personel var diyor muhatabına. O an kitabın ismi bir anlam daha kazanıyor.
çan, 1957 yılında kurulan bu fabrika etrafında teşekkül etmiş, büyümüş ve gelişmiş bir şehirdir. Fabrika, en önemli istihdam sahamızdır. Bu vesile ile mavi yakalı olanlar, işçi; beyaz yakalılar; memurdur tabi bu, bir tasnif değil. Hiyerarşik yapılanma da bir görev dağılımıdır.
Bu huzurlu işletme, birçok şiirimize de konu olacaktır. Zira bu şehrin hafızasında erzak günleri, fabrika sirenleri, fabrika bayramları ayrı bir yere sahiptir.
Tabi bu isimden mütevellit; Bu şehrin iki yakası ne zaman bir araya gelecek gibi espriler duyar gibiyim lakin düğmesi de kıravıta da şehrin sakinlerinin elinde. Dileyen sıksın. Dileyen gevşetsin.
Şehirleri, sadece yaşadığımız veya tanıklık ettiğimiz dönemle sınırlandırmak, büyük bir haksızlıktır. Süre gelen zenginlikleri, mirasları yine şehrin hafızasına kaydetmek bir mesuliyettir.
Acaba yüzyıllar önce hemşerilerimiz ne yer ne içer; ne söyler ne eylerlerdi meraktan ziyade bu alanda çanla ilgili araştırma yapılmamış olduğu için iş başa düştü. Antik çağdan itibaren çan coğrafyası ile ilgili verileri giriş bölümü de işleyeceğiz.
Zira nasıl bir şehirden bahsedeceğiz Neresini ve kimleri anlatacağız Bunları takdim edebilmek için şehirle ilgili bazı konularda bilgi sahibi olmakta fayda var.
Enerji, maddeden önce hareket eder. Yalnızca fizikte değil, sosyolojide de psikolojide de geçerlidir bu esas. Hissedilir. Anlatacağımız şey söz den evvel varmış olur muhatabımıza Sözler sadece üslubumuzu tanzim eder, estetik bağışlar. Mimarisidir duygunun
Toprağımdan yoğrulduğum şehre, elimden geldiğince dilim döndüğünce vefamı ve sevdamı haykırmaktı meramım. Şahitlik ettiğim yıllara ait hatıralarımın yanında, uzun yıllar yaptığım araştırma ve gözlemleri de sunmaya çalıştım. çanın büyük değeri rahmetli Ali Tümer'in anlattıkları ve onun tuttuğu günlükleri de paylaştım. Kendisini rahmetle yad ediyorum.
Kullanıcı Yorumları