İnsanın vazifesi, Ahlaki Buyruk'un Allah'ın insana Emrinin- yönlendirmesi altında tabiatın “nesnel durumu“na müdahale etmek, hem kendisinin tabiata hakim olma imkanlarını, hem de ahlaki ve bilgisel idrakinin sonuçlarını bu yüce hedef için kullanmaktır. Bütün evrenin, ağırlığı altında ezildiği için, yüklenmekten kaçındığı bu büyük sorumluluk insanın omuzlarına yüklenilmiştir. İnsan, melekelerini doğru bir tarzda, gereken ciddiyet ve samimiyeti kullanırsa, Whitehead'in dediği gibi, “maddenin anlamsızca ve amaçsızca koşuşup durduğu şu ruhsuz, tatsız-tutsuz, renksiz ve ürpertici yabanıl evrende yalnız değildir.“ Allah, onun yoldaşı ve yardımcısıdır; onun seslenişine icabet ederse ona kuvvet verir. Böylece hiçbir gerçek mü'min asla yalnız olmayıp, kendi güç ve idrakini Allah'tan gelen güçlerle birleştirerek engellere karşı koyar. O, artık sarsılmaz bir kaya gibi durur: “Allah sizinledir“, “Allah sizin dostunuzdur“, “Kazanacak olanlar Allah'ın dostlarıdır.“ Zaten “Allah inananların gerçek dostudur; Hayat Kaynağı'nı görmezden gelenler ise hiçbir hakiki dosta sahip değildir.“
(Arka Kapak)
Kullanıcı Yorumları