“Sisyphes (Sisifos)“ efsanesi: Kitabım sona erdiğindeki bir çağrışım ve anımsama (ya da yanılsama)... Neden! çünkü, aldığım yol boyunca anımsadığım engeller, yneiden kitabı “tepeye“ taşımaya çalışırken sık sık değişik nedenlerle tepetaklak oluşu, yeniden ve yeniden tüm çabalarımla bu ağır yükle tırmanmaya çalışma, bana “sen gerçekte bu kitabı bitirmek istemiyorsun“ söylemine ilişkin iç ve dış çatışmalarım... Sisifos'un, tanrılara karşı koyması... Camus, onun, kocaman kayası yuvarlağındaki ruhsal durumuyla ilgileniyordu ve sonunda “onun mutlu olduğunu düşlemeli1 diye yazmıştı. Gerçekten Sisifos'un bu umutsuz, “saçma“ çabalardan mutlu olduğu düşünülebilir miydi sürekli tepeye kadar çıkarmaya çalıştığı ama her seferinde tepeye varmadan aşağıya yuvarlanan ağır kaya -onun nesnesi-, gerçekte onun yabancılaştığı -belki de özdeşleştiği- bir nesne değil miydi acaba Tıpki bir sanayi işçisinin yaptığı işe yabancılaşması gibi!... (Ama, o da sistemin ona dayattığı değerlerle, belki de makinenin çarklarından fırlayan nesneye yabancılaşmak yerine, ağzına çalınan bir damla balla saçmalığın ayırdına varamayıp nesnesiyle izdeşleşiyor olamaz mıydı!). Ya da Sisifos'un amacı tanrılara direnmekti; onun için de tepeye varmak istemiyor ve kayanın her yuvarlanışında bu karşı koymanın keyfine varıyordu! Kimbilir! Her neyse!...
(Sunuştan)
Kullanıcı Yorumları