(. . .) Hiroşima'ya atılan atom bombasından bu yana, köprülerin altından çok su geçmiştir ve Japonların yapmış oldukları işler ve elde ettikleri neticeler de ancak mucize ile ifade edilebilir. Bugün Japonya, Batı sanayii ve ekonomisi için bir öfke, korku ve tetkik kaynağı olmuş. Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasındaki yıldızlık yarışında Sovyetlerin çöküşü ile ABD için tek rakip haline gelmiş bulunuyor. Bu suretle de Japonlar haklı olarak, milletler arası dikkatlerin, endişelerin ve hayretin merkezi olmuş ve herkes tarafından sevilmeseler bile, herkes tarafından beğenilir ve takdir edilir duruma gelmişlerdir: Ayrıca Japonlar, gelişmiş bir millet olmakla güçlü bir devlet olabileceklerini; güçlü bir devlet olmakla da, dünya politikasındaki önemli yerlerini alabileceklerini en iyi şekil de anlamış olan bir millettir. Buna inanan ve bunu yaşayan Japon insanı, durmadan, duraklamadan, hatta nefes bile almadan büyük bir gayretle çalışmasına, araştırmasına ve sentezine devam etmektedir. Bu mevzuda, hem realizmini, hem dinamizmini, hem idealizmini, hem de bitmeyen azmini, her gün çeşitli başarılarla ortaya koymaktadır; dolayısı ile, bugünkü Japonya'nın adı bile, yenilik, üstünlük, büyüklük ve gelişme ifade eder hale gelmiştir. Japonya bu duruma gelirken, hem geçmişte çin ve Hint medeniyetlerinin üstünlük ve şaşaasından milli değerlerini koruyarak bir senteze gidebilmiş, hem de 19. ve 20. yüzyılların Batı medeniyetinin gücünden ve tesirinden, bir değerler anarşisi içine düşmeden, yaratıcı bir sentezle faydalanmayı, en parlak şekilde başarmıştır. Daha açık ve kesin bir şekilde söylemek gerekirse, Japonya, bir milletin tarihi boyunca kudret ve kuvvete sahip olması, hatta var olabilmesi için, ilim, teknoloji ve ekonomide belli bir seviyeye ulaşmasının yanı sıra, başka faktörlere de ihtiyacı bulunduğunu görmüş ve anlamıştır. Bu faktörlerin insanoğlunun manevi yanı olduğunu, bunun da ancak milli tarih, milli kültür, milli terbiye ve milli ruhla sağlanabileceğini ortaya koymuştur. (...)
Kullanıcı Yorumları