Kelâm ilminin II. (VIII.) yüzyılın başlarından itibaren oluşmaya başladığı bilinmektedir. Onun teşekkül edişinin sebepleri arasında, sınırları genişleyen İslâm dünyasının içinde ve dışında dinin asıl bünyesini ilgilendiren problemlerin ortaya çıkışı önemli bir yer tutar. İslâm ın dış dünyaya açıldığı, çeşitli inanç ve düşüncelere bağlı insanların farklı amaçlarla ilgisini çekmeye başladığı o dönemlerde temel ilkelerinin sistemleştirilmesi gerekiyordu. Mu tezile âlimlerince başlayan bu faaliyet sonraki asırlarda Sünnî âlimlerce devam ettirilmiş, dinin iman esasları ve kesin hükümlerinin vahye ve akla dayanan "felsefe"si yapılmış, müslüman nüfusun yüzde doksanı aşan büyük çoğunluğunun kabulüne mazhar olmuştur.
Gazzâlî ile birlikte felsefenin kelâm ilmine dahil olması, zaten Ebû Hanîfe ve özellikle Mâtürîdî den itibaren Sünnî kelâmında, ayrıca Mu tezile de var olan akla önem verme ve onun ışığı altında istidlâllerde bulunma faaliyetlerine katkıda bulunmuştur. Şehristânî den itibaren telif edilen kelâm eserlerinde bir taraftan felsefe kültürüne yer verilmiş, diğer yönden özellikle şerh ve hâşiye biçiminde kaleme alınan kitaplarda hem eleştiriye önem atfedilmiş hem de dikkatli ve tatmin edici açıklamalar yapılmıştır. XVII. yüzyıldan itibaren Batı dünyasında mantık, felsefe ve bilim alanlarında ortaya çıkan yenilikler kadîm felsefenin etkisini büyük çapta azaltmıştır. Müslüman toplumları da etki alanına çeken gelişmeler neticesinde XIX. yüzyılın sonlarından itibaren yeni ilm-i kelâm çalışmalarına başlanmış ve bu süreç günümüze kadar devam etmiştir. İlâhiyat fakülteleri kelâm anabilim dalı mensupları ile bazı araştırma vakıflarının düzenlediği ilmî toplantılarda günümüz ilm-i kelâmının problemleri ve çözüm yöntemleri üzerine değerli görüşler ortaya konmuştur.
Elinizdeki kitapçıkta günümüz kelâm çalışmalarında takip edilmesini gerekli gördüğüm yöntemler, bakış açıları, tedvin edilen kelâmın kendi meseleleri açısından diğer İslâmî ilimlerle ilişkisi, kelâm ilminin temel kaynakları ve yardımcı disiplinlerle münasebeti, kelâm alanında yürütülecek çalışmalarda takip edilecek yöntemler ile önem verilmesi gereken konular hakkında kanaatlerimi özet halinde dile getirmeye çalıştım. Muhtevada genel bakış niteliğinde birçok konuya temas edildiği ve bu ilim mensuplarınca bilinen hususlar üzerinde değerlendirmeler yapıldığı için kaynak gösterme cihetine gidilmemiştir. Kitapçıkta iyi niyet ve hüsnüzan esas alınmış olup gerçeklerin tesbiti hedeflenmiştir. Bu çerçevede yapılacak her türlü eleştiri ve katkı memnuniyetle karşılanacaktır.
Kullanıcı Yorumları