Günümüzde yaşamın her alanında olduğu gibi kentlerde de neoliberal anlayış ve sermayenin sınır tanımaz müdahaleleri fazlasıyla hissedilmektedir. Gerek dünyada gerekse ülkemize sermayenin yeni - yeniden yalıtım alanı olarak yöneldiği kentlerde kamusal aktörler ve büyük sermayenin talep ve beklentileri doğrultusunda kentsel alanlara yönelik müdahaleler artmaktadır. Bu müdahalelerin temelinde ekonomik ve siyasal ranta sahip olma ve bu rantı arttırma çabaları yatmakta; kentler günümüzde birer meta olarak algılanmakta ve kentlerin temel varoluş unsuru olan insanlar yokmuşçasına uygulamalar hayata geçirilmektedir. Bu süreç kimi için kent sorusunun bir zamanlar en basit cevabı olan “insan“ yerine yeni bir cevap üretmekte ve ne yazık ki karşımıza “rant“ cevabı çıkmaktadır. Rant için kent sürecinde kentlerde yeni yatırım alanları yaratmak adına büyük dönüşümler yaşanırken tarihi alanları kamusal mekanlar, gecekondu bölgeleri ve bunun gibi birçok kentsel alan ve bu alanların kullanıcıları, yaşanan bu dönüşümün bedellerini ödemekler karşı karşıya bırakılmaktadır.
Bu çalışma günümüz kentlerinde yaşanan dönüşümleri farklı açılardan ele almakta ve “kim için kent“ sorusunun asıl cevabını hatırlatma kaygısını taşımaktadır.
(Arka Kapak)
Kullanıcı Yorumları