Dünyada kötünün ilkesi olarak ortaya çıkan şeyin Tanrı'da var olan bir öğeden kaynaklandığını kabul etmek gerek. Bu öğe bütün canlı varlıkların organik esası olan arzu içgüdüsüdür -muhakkak ki bu içgüdü Tanrı'da sevginin yüceliğine yükseltilmiştir.
Tanrı içinde arzu içgüdüsünün gücünü taşıdığından dolayı yaratıcıdır ve dünyanın meydana gelmesindeki etken, arzu içgüdüsünden başkası değildir. Arzu içgüdüsü devasa kaosun sürükleyici gücüdür, madde çırılçıplak ve hareketsizken böyle bir oluşum cereyan etmiştir. Arzu içgüdüsü kaplanın ve köpekbalıklarının iğrenç ve korkunç dişlerini oluşturdu. Engerek yılanını yarattı ve canlı varlıkları, birbirlerini yemeleri için harekete geçirdi. Ve daha da sonra; dünyaya insan geldiğinde arzu içgüdüsü yüzünden çıkan karmaşa en üst düzeye ulaştı; o insandan hemcinslerine karşı bir kurt yaptı ve insanlığın bütün tarihi üzerine kana bulaşmış bir eşarp gibi gerilen savaşları başlattı.
Günümüzde kötülüğü korkunç bir gerçek olarak bizzat yaşıyoruz. Ama bu gerçeği bir de düşünce süzgecinden geçirmemiz gerekiyor. İsviçreli felsefe profesörü Charles Werner'in bu eseri bütün bu sorulara cevap veriyor. Antik çağların filozofları Heraklit, Anaxagaros,
Eflatun, Aristo ve stoacılar'dan başlayıp Spinoza'dan Kral Barth'a kadar önde gelen düşünürlerin kötülük problemime yaklaşımalarını değerlendiriyor. Ayrıca Hristiyan düşüncesinde Manikerler, Augustin ve Gnostiklerden itibaren kötülük problemini çözmeyi hedefleyen kendi bakış açısını ortaya koyuyor.
Filozofların ve Batılı Teologların insanlık sorunları üzerine ne düşündüğünü sade bir dille ele alıyor.
Kullanıcı Yorumları