“Yüce Allah, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere tekme ve tokatla erişmeyi tercih edersin“ diye sorar.
Günümüzde küfür, şirk, ilhad, isyan, günah altın çağını yaşıyor. İnsi ve cinni şeytanlar cirit atıyor. Ağızları kanlı, kuzu kılıklı kurtlar arz-ı endam ediyor. Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor; coğrafyalar kan ile boyanıyor; mazlumların gözyaşları sel olmuş akıyor; batıl kendisini hak diye takdim ediyor; hakkın sesi ya cılız çıkıyor ya da çarpıtılıyor. Yeni yetişen nesiller imansız yetişiyor. Kitabına, tarihine, ceddine düşman ediliyor. 19-20 yaşlarına gelmiş delikanlılar kelime-i şehadeti söyleyemez, gusül abdestini doğru dürüst alamaz, bir Fatiha okuyamaz durumdalar.
İşte bu hengamede bütün Müslümanlara çok büyük görevler düşüyor. önce en yakınımızdan başlayarak halka halka Hakk'ı anlatmalı, Kur'an'ı, İslam'ı, Peygamberi tebliğ etmeli. Ama bunları yaparken Resul-i Zişan Efendimiz (sav)'in yaptığı gibi sevgi iksirini hasta gönüllere avuç avuç saçmalı.
Ancak bu şekilde “Canım tenimde oldukça ben Kur'an'ın kölesiyim.“ diyen nesiller yetiştirebiliriz.
Yüce Yaratıcı'nın sonsuz sevgisi; insan-hayvan, melek-şeytan, dost-düşman hiçbir ayrım yapmadan bütün varlıkları kuşatmış, hepsi de korunma altına alınmıştır. Zaten yaratılış ve devam eden oluşun var edilme sebebi de sevgi değil midir
Muhakkak ki öyledir. Hiç şüphesiz, öyledir. Bizler de hayat kitabımız olan Kur'an'ı nasıl sevdirebiliriz sorusuna cevap aramalıyız. Cevap aramalıyız ki yeniden Mevlanalar gibi “Canım tenimde oldukça ben Kur'an'ın kölesiyim“ diyen Kur'an aşığı nesiller yetişsin.
(Arka Kapak)
Kullanıcı Yorumları