Kur'ân-ı mubîn/apaçık bir kitaptır. O, hayatı düzenlemek için gelmiştir. Bu nedenle onun, her dönemde ve şartta söyleyecek sözü mutlaka vardır. O, insanı muhatap alır. Bu nedenle onun gerek kendisi gerekse ilk muhatapları açısından bir 'anlaşılma' sorunu yoktur.
Ancak Kur'ân'ın nâzil olmasından sonraki dönemde insanların kendi özel şartlarından dolayı Kur'ân'ı anlama sorunları söz konusudur. Bu, Arapça bilip bilmemenin ötesinde, insanın bilgi birikiminden, yetişme tarzından, yaşadığı çevreden kaynaklanan bir sorundur. Bu sorun modernite ile birlikte daha da büyümüştür. Okuyucudan veya meali yapanın önyargılarından, hatta yanlışlarından kaynaklanan sorunları, Kur'ân'ın bir kusuru olarak görmek/göstermek öncelikle Kur'ân'a haksızlık olur.
Oysa, Kur'ân'ın anlaşılması ile mealin anlaşılması konuları birbirinden farklı iki olgu iken; bunları birbirine karıştırmak, her şeyden önce Kur'ân'ın mesajının çarpıtılmasına neden olur. Bu iki olgunun kendi çerçevelerinde değerlendirilmesine ve farklı çözüm önerilerine ihtiyaç vardır.
Kur'ân'ın bir hayat kitabı olarak günlük yaşantımıza yön verebilmesi için öncelikle zihnimizde yer edinmesi şarttır. Bunun için de meale sağlıklı bir şekilde yaklaşmak ve meal-metin bütünlüğünü daima göz önünde bulundurmak gerekir.
(Tanıtım Bülteninden)
Kullanıcı Yorumları