çözüm Sürecinde karşılaşılan tıkanma halinin nedenleri sıralanırken, Kürt sorununu üreten zeminin sahibi konumundaki devletin çözüme yönelik adımlarının istikrarlı bir hat izlemediğine ilişkin eleştirileri genelde listenin başına yerleştirmek tercih edilmekte. Bununla birlikte sürecin adeta çözümsüzlük girdabına yuvarlanmasında belirleyici faktörün Kürt milliyetçi hareketinin pragmatik tavrından kaynaklandığı da somut bir gerçek olarak karşımızda durmakta.
Gelinen noktada kökeniyle, sonuçlarıyla Kürt sorunu ile yüzleşmenin önemi ve gerekliliği net biçimde kendini hissettiriyor. Bununla birlikte, ister ezen, isterse ezilen formda olsun, her türden milliyetçilikle hesaplaşmanın da yaşadığımız coğrafyada karşılaştığımız devasa sorunlardan çıkış için zorunlu bir güzergah olduğu artık anlaşılmak ve kabul edilmek zorunda. Aksi durum hastalığın kendisini çare zannetmeye benziyor ki, bu yanılsama sadece sorunların derinleşmesine ve fasit daire içinde sürüklenmeye yol açıyor.
Kürt sorunu bağlamında kaleme alınmış yazılardan oluşan bu çalışmada da öncelikle milliyetçi zihin yapısının ortaya çıkardığı kirliliğe, tıkanma ve açmaza dikkat çekmek hedeflenmiştir. Kürt sorununa da kaynaklık edecek şekilde yaşadığımız coğrafyayı yaşanmaz hale getiren cahili yönelimlerin en önde geleni sayılması gereken milliyetçi kirliliğin ortaya çıkardığı zaaflı ve çelişik görüntülerin bu sapkın zihinsel tutumun doğal sonuçları olarak görülmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır.
Kullanıcı Yorumları