Gerek özel sektörde gerekse de kamu sektöründe kuruluşların etkin ve verimli çalışmaları ve kaliteli hizmetler sunmaları, tüm ülke ekonomisini ve yönetimini doğrudan etkilemektedir. Günümüzde özel sektör kuruluşlarının mal ve hizmet kalitesinin günün şartlarının gerektirdiği şekilde iyileştirememeleri halinde varlıklarının sona ermesi, kamu kuruluşları için de geçerli bir olgu haline gelmiştir. Artık kamu kuruluşları da içinde bulundukları verimsizlik ve iş yapmaktan çok iş üretmeyen kurumlar haline gelmeleri sonucunda gerçek varlık sebeplerini ortadan kaldırmakta, fiziksel olarak var olsalar da kamuoyu gözünde büyük imaj kaybına uğramaktadırlar.
Tüm dünyada 1970'lerin ortalarından başlayarak, hizmet sunumunda performansı artırmak, temel bir politika olmuş ve 1990'lı yıllardaki gelişmeler tüm kuruluşlarını ciddi bir şekilde etkilemeye başlamıştır. Bu süreçte gündeme gelen süreç ve performans yönetimi uygulamaları; özellikle kamu kuruluşlarına, etkinliği ve verimliliği izleme, kontrol etme ve stratejik öncelikleri yerine getirme imkânı veren yeni bir yönetim anlayışı olarak dikkat çekmiştir.
Son yıllarda dünya genelinde yaşanan değişim ülkemizde başta kamu sektörü olmak üzere tüm kuruluşlarımızı doğrudan etkilemektedir. özellikle yasal düzeyde yapılan çalışmalar bu kuruluşların yapılarını ve hizmet sunma felsefelerini doğrudan etkilemektedir. Türkiye'de bu alanda yaşanan en kapsamlı değişim, eski denetim anlayışı karşısında kamu mali yönetiminde yeni sistemin kurulması ve yeni denetim anlayışına geçilmesi şeklinde olmuştur.
Bu kapsamda ülkemizde yapılan en temel düzenleme 2003 yılında çıkarılan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu olmuştur. Performans, süreç yönetimi ve iç denetim konusunda önemli düzenlemeler getiren bu kanunun uygulanmasıyla, ülkemizde birçok kamu kuruluşunda kurumsal yapıda ve kamu hizmetlerinin sunumu süreçlerinde iyileştirmeler görülmeye başlanmıştır.
Türkiye'nin, 1999 yılında Avrupa Birliği'ne adaylığının kabulü ve ardından da 2005 yılında müzakerelerin başlaması, bürokraside ciddi iyileştirmelerin yaşanmasına yol açmıştır. Türkiye'nin üyelik yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için gereklerini yerine getirmek zorunda olduğu müzakere başlıklarından mali kontrol, ülkemiz yönetim sistemine 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile birlikte iç kontrol ve denetim süreçlerini kazandırmıştır. Kanun 01. 01. 2006 tarihi itibariyle tüm hükümleri ile yürürlüğe girmiştir.
Bu kanun ile mevzuatımıza giren iç kontrol kavramı kanunda; -idarenin amaçlarına, belirlenmiş politikalara ve mevzuata uygun olarak faaliyetlerin etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde yürütülmesini, varlık ve kaynakların korunmasını, muhasebe kayıtlarının doğru ve tam olarak tutulmasını, malî bilgi ve yönetim bilgisinin zamanında ve güvenilir olarak üretilmesini sağlamak üzere idare tarafından oluşturulan organizasyon, yöntem ve süreçle iç denetimi kapsayan malî ve diğer kontroller bütünü- olarak tanımlanmaktadır.
Zamanla ülkemizde bu alanda ilgili kanunun gereklerinin yerine getirilebilmesi için yeni yapılanmaya ihtiyaç duyulmuş ve Türk kamu yönetiminde başta strateji geliştirme başkanlıkları ve iç denetim birimleri olmak üzere yeni yapılanmalar görülmeye başlanmıştır. Ancak söz konusu birimlerin, ilgili kanunun emirlerini yerine getirebilmeleri için, kendi yapılarını kanunun öngördüğü şekilde yeni sisteme uyumlaştırmaları gerekmektedir. Bunun için de kamu kuruluşları, öncelikle süreç, performans ve risk analizi/yönetimi uygulamaları yaparak, kendi bünyelerinde, bu alanda oluşturulan merkezi uyumlaştırma biriminin koordinatörlüğünde, iç kontrol ve denetim sistemini kurmak zorundadırlar.
Bu kapsamda iç denetime yönelik etkin kontrol ve yönetim sistemi için kuruluşlarda süreç, performans ve risk analizi / yönetimi uygulamalarının incelendiği bu çalışmamız altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; bizleri iç kontrol ve denetim anlayışına götüren yönetimde değişim ve reform konusu, ikinci bölümde Türk kamu yönetiminde denetim ve iç kontrol sistemi, üçüncü bölümde süreç analizi / yönetimi, dördüncü bölümde performans analizi / yönetimi, beşinci bölümde risk analizi / yönetimi ve altıncı bölümde de Türkiye'de iç kontrol ve denetim sistemi uygulamaları incelenmiştir.
çalışmamızın özellikle son bölümünde başta mahalli idareler olmak üzere kamu kuruluşlarında iç kontrol ve denetim sistemi kurulabilmesi için gerekli yol haritası ve model önerimiz yer almaktadır. Bu kısmın özellikle kendi bünyelerinde iç kontrol ve denetim sistemi kurmak için çalışmaları başlatan kuruluşlara büyük katkısı olacağını düşünüyorum. çalışmanın ayrıca yukarda belirtilen temel tezler kapsamında başta öğrencilerimize, kamu ve özel sektör kuruluşlarının üst yöneticilerine, yeni kadro tahsisleri ile kamu yönetiminde sayıları hızla artan ve Türk kamu yönetiminin etkinliğe ve verimliliğe doğru yolculuğunda çok büyük paylarının olacağını düşündüğüm iç denetçilere katkı sağlamasını diliyorum.
Kullanıcı Yorumları