Bir kadın doğumhanede diz çökmüş, ipekböceğine neşeli bir şehri anlatan bir ninni söylüyor. Oysa biraz önce cepleri delik bir dilencinin cebinden düşen saniyeler yüzünden bir mumun alevi ölmüştü. Dünya bir fasulye kadar küçücük kalmıştı. “Bayan Şiir“in ayakkabısının bağını düşlerine bağlayan kör kadının omzuna elini koymuştu “Bay Düzyazı“.
Zeynep Arıkan Köseoğlu bunları düşleyip yazmaya başladığında, hastanenin penceresini kırıp içeriye giriyor ve şarkı söylemeye başlıyor bir kuş. İşte o zaman, fırtınada içinde saklandığı ağaç kovuğundan çıkıyor bir Beethoven sonatı. “Bay Düzyazı“ ile “Bayan Şiir“ öpüşe öpüşe sek sek oynamaya başlıyor. Söylediği şarkılara çamaşır asar gibi yazıyor Zeynep Arıkan Köseoğlu. Her sayfada ipekböceğinin kozasından yeni bir kuş sürüsü çıkartıyor. Her sayfada ölümün doğumunu kolaylaştırmak ve yaşamı sonsuz kılmak için...
Akgün Akova-
Kullanıcı Yorumları