Yaşlılığın kabusu yavaş yavaş Marina'nın üzerine çökmektedir: Alzheimer. Yetişkin çocuklarının hayatları, torununun yaklaşmakta olan düğünü gibi yakın geçmişe ait bildiği her şeyi unutan Marina, çok uzaklarda kalan gençliğini çok net hatırlamaktadır:
II. Dünya Savaşı'nın yerle bir ettiği Leningrad'ı.
1941 sonbaharında Leningradlılar, Alman ordusunun yanı sıra açlık ve soğukla da savaşmak durumundaydı. O günlerde Hermitage Müzesi'nde tur rehberi olarak çalışan Marina ve iş arkadaşlarına müzedeki sanat eserlerini saklamaları söylenmişti. Marina, Luftwaffe'nin bombardımanları sırasında aklını kaçırmamak için, sakladığı bu resimlere sığınır, onları tek tek beynine kazımaya başlar: çıplak kadın figürleri, melekler, sükunetle ona bakan Madonnalar. Bu resimler onun için bir kaçıştır; bu kaçış yüreğinin ta derinlerine saklanacak, çok uzun yıllar sonra bir gün bu kaçışa tekrar ihtiyaç duyacaktır.
Geçmişin Sovyetler Birliği ile bugünün Amerika'sı arasında gidip gelen bu hikaye, savaş ve yara izlerinin, aşkın ve anıların gücünün bir portresi, insanın üzerine çöken çaresizliğin yüzüne sanatla, güzellikle ve umutla atılmış bir tokat.
“Aşkı, hayatta kalmayı ve en trajik zamanlarda hayal gücünün kudretini anlatan unutulmaz bir hikaye. Zarif ve şiirsel; kimselere vermek istemeyeceğiniz ama vermek zorunda kalacağınız o ender kitaplardan.“
Isabel Allende
(Tanıtım Yazısından)
Kullanıcı Yorumları