Max Weber ve Karl Marx %17 indirimli Karl Löwith

Max Weber ve Karl Marx

ISBN
9789755533018
Yazar
Yayıncı
Sayfa Sayısı
186
Marksizm'in bir sosyoloji ya da bir kültür kuramı olduğuna dair çeşitli görüşler bulunuyor. Marksizm'le ilişkileri daha derin görünen bu görüşler tezlerini daha çok '1844 El Yazmaları'na ya da 'Hegel'in Hukuk Felsefesi'nin Yazının devamı...
8,00 TL
%
17
İndirimli
6,64 TL Kazancınız: 1,36TL
Satışta değil
Telefon Kodu : 535385
 

Ürün Özellikleri

Marksizm'in bir sosyoloji ya da bir kültür kuramı olduğuna dair çeşitli görüşler bulunuyor. Marksizm'le ilişkileri daha derin görünen bu görüşler tezlerini daha çok '1844 El Yazmaları'na ya da 'Hegel'in Hukuk Felsefesi'nin Eleştirisi'nin yazarı olan genç Marx'a dayanıyorlar. Ve bu düşünürlerin düzeltmeye ve yenilemeye çalıştığı Marksizm dayanaklarını insanın kurtuluşu, yabancılaşma vb. gibi hümanist kavramlarda buluyor. Bu şemaya göre Marksizmin belirleyici özelliği, bilinçli insan öznesi -Hegelci terminolojide sivil toplum kurumları olan- ve kültürel yapılar arasındaki karşılıklı ilişkinin açık hale getirilmesiydi.
Felsefi yaklaşımıyla Heidegger'in varoluşçuluğundan etkilenmiş olan Karl Löwith, Marx ve Weber arasındaki ayrımlara işaret ederek Marksizmin bir sosyoloji olmadığını vurguluyor. Fakat modern kapitalist toplumu Marx'ın yabancılaşmayla, Weber'in ise akılcılaşmayla tanımladığını da söylüyor.
Durkheim, Sombort, Simmel'le birlikte klasik sosyologlar arasında ve önemli Marksist eleştirmenler arasında yer alan Weber, bilimsel tezlerine itiraz ettiği Marksizmin esasında bilgiyi ideoloji olarak yani sınıfsal ve ekonomik çıkarların bilinçteki yansıması şeklinde kavradığını ifade ediyordu. Benzer düşünceleriyle başta öğrencisi Lukacs da olmak üzere birçok Marksist düşünürü etkileyen Weber, Marksizmin sınıf mücadelelerine (antagonizmaya) verdiği temel önemi bir toplumsal eylem ve kültür süreci içerisinde insan (birey) özneye gösterdiği ilgiyle sınırlandırmaya çalıştı. Ona göre, “toplumsal eylem, amaçlarını gerçekleştirmek için uygun araçları da seçebilen insan öznenin varlığına bağlıdır. Toplumsal eylem ise, doğrudan insan özneye yani kültürel süreçteki bireye yöneliktir. Dolayısıyla Weber, teker teker bireylerin yaratabilmeye muktedir olduğu toplumsal ve tarihsel 'kendi gerçeklerine' işaret ediyor: Kendi gerçeğini yaratabilen insan (özne) tarihi de yaratabilir.
Oysa Marksizm, “tarihi insan ya da insanlar değil kitleler yapar“ diyor ve bilim, ideoloji ayırımı yaparak bireyi-insan özneyi ancak belirli sınıf ilişkileri içerisinde incelemek gerektiğini vurguluyor. Hegel'den, Marx'a uzanan süreç, Meta Dünyası, Burjuva Toplumunda Yabancılaşma İşçi sınıfının Yabancılaşması ve Weber'in Din Sosyolojisini inceleyen Karl Löwith şöyle bir belirlemede bulunuyor; “İçinde yaşadığımız toplum gibi, sosyal bilimler bir bütün haline getirilemez ve ikiye ayrılır: Burjuva sosyolojisi ve Marksizm. Bu iki tarafın en önemli temsilcileri Max Weber ve Karl Marx'tır, iki ayrı düşünce tarzını temsil etmelerine rağmen, araştırmalarının alanı bir ve aynıdır: Modern ekonomi ve toplumun kapitalist organizasyonu...“
(Arka Kapak)

Boyutlar

0x0

Kağıt Tipi

1. Hamur

Kullanıcı Yorumları

Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
3D Güvenli Alış Veriş
Taksit Sayısı
Taksit tutarı
Genel Toplam
1
6,64   
6,64   
×
Kapat