Türk mesnevi edebiyatı bugüne kadar pek çok açıdan ele alınmış ve bu alanda farklı kategorilerde çalışmalar oraya çıkmıştır. Genellikle inceleme-metin bağlamında yapılan bu çalışmalarla mesnevi edebiyatımızın bugüne kadar merak edilen örnekleri gün yüzüne çıkarılmıştır. Günümüzde eski Türk edebiyatı metinleri farklı bilimsel alanların konusu olmaya başlamıştır. Dil bilimi, sosyoloji, psikoloji ve felsefe alanlarının da işin içine girmesiyle eski edebiyat çalışmalarında yeni eğilimler ortaya çıkmaya devam etmektedir. Türk mesnevi geleneği kuşkusuz İran edebiyatından büyük oranda etkilenmiş, bu sebeple de eserlerimizin özgünlüğü hep tartışılagelmiştir. Mesnevi şairlerimizin örnek aldıkları en önde gelen şairlerden biri şüphesiz Nizami'dir. öyleyse Nizami'yi ve örnek alınan diğer İranlı şairleri aştığını ileri sürdüğümüz şairlerin hangi bakımlardan onları geçtiklerini bilimsel delillerle ortaya koymak gerekirdi ki bugüne kadar bu zeminde kısmen de olsa çeşitli mukayeseli çalışmalar yapılmıştır. Bununla birlikte mesnevilerdeki gazellerden hareketle Türk mesnevi edebiyatının özgünlüğünü ortaya koyan bir çalışma yoktu. Bu kitabın amaçlarından biri özellikle Türk şairlerinin elinde çok daha büyük işlevsel özellikler kazanan “mesnevide gazel söyleme geleneği”nin şairlerin özgünlüğüne katkısını tespit etmektir. Elbette kitabın tek amacı bu değildir. Kitapta aynı zamanda kahramanları birbirinden farklı üç aşk mesnevisinde şairlerin gazel söyleme tutumlarını ortaya koymak, gazellerin mesnevinin ekolojik yapısında ne tür değişiklikler meydana getirdiğini tespit etmek; mesnevide gazel söylemenin yorum, tamamlama, açıklama veya süslemeye dönük işlevleri olup olmadığını belirlemek maksadıyla incelemeler yapılmıştır. Ayrıca mesneviyle sınırlı kalmak kaydıyla gazelin retoriğini anlamak ve anlamlandırmak gibi oldukça zor bir işe girişilmiş ve mesnevide gazel söyleme geleneği her iki nazım şeklinin hitap ettikleri zümreler bakımından ele alınmıştır.
Kullanıcı Yorumları