Mısırın ilk kralları İö yaklaşık üçbinli yıllarda hüküm sürmeye başladılar. Mısır halkı bin yılları aşan varoluşu sırasında köklü bir dinsel ve toplumsal örgütlenme yarattı. Kendi mitlerini varedip, kapsamlı bir panteon oluşturdular. Nil'in taşmalarını hesaplarken diğer yandan ötedünyayı anlatan rehberler yaratıyorlardı. Kendi coğrafyalarının diğer halkaları ve inanışları üzerinde tartışmasız bir üstünlük kurdular. Askeri yenilgilerle tarih sahnesinden silindiklerinde dinsel örgütlenmeleri, inanç sistemleri ve toplumsal ilişkileri Yunan ve Roma kültürünü çoktan etkilemiş ve Batı uygarlığının temellerine nüfuz etmişti.
Tarihin seyri içinde Mısır yalnızca arkeolojik bir hasat bölgesi olarak kabul gördü. Uygarlığın “yitik“ kültürüyle hesaplaşma karşılaşma ancak hiyerogif yazının 1822'de çözülmesiyle mümkün oldu. Dile gelen ötekini dinlemek ve kayıp bir uygarlığı -kağıt üstünde de olsa- yeniden kurmak şimdi Batı disiplinlerinin yeni tutkusuydu. Mısırbilim başlığı altında yapılan bu çalışmalar, piramitin taşlarını teker teker yerine koymaya uğraşan çok yönlü bir inşa faaliyeti olarak günümüze kadar sürdü ve hala sürüyor. Alanının en önemli isimlerinden biri olan Erik Hornung Mısırbilime Giriş'te bu tamamlanmamış piramidin bir resmini çiziyor.
Kullanıcı Yorumları