Tarihsel avangardlar modern sonrası estetik eğilimlerin “tarih öncesi“dir. Simgecilerin lirik dili, statik dramı, gerçeküstücülerin otomatik yazımı, kolaj metinleri, dışavurumcuların rüya sahneleri, dadacıların “burada ve şimdi“ ilkesi modern sonrası tiyatroda da karşımıza çıkacaktır. Alıntının genelleşmesi, gösterenlerin özgürleşmesi, gündelik olanın estetikleştirilerek sanatın ortadan kaldırılması modern sonrası için belirleyici çabalar olarak görünmektedir. Metin ve alıntı arasındaki ayrım silinmekte, gösterenle gösterilen arasındaki anlamsal bağ yok edilmekte ve gösterenlerin sonsuz zinciri göndergenin yerine geçmektedir.
Gerçeklik algısı değişmiştir, Nietzsche'den beri bir kurmaca karakteri kazanan gerçeklik, Baudrillard'ın simulasyon tanımıyla (Derrida, Deleuze, Lyotard'ın çalışmalarıyla da) algının tümüyle araçsallaşmasına yol açmıştır. Gerçeklik ve kurmacanın birbirinden ayrılabilmesi için gerekli olan gerçekliğin otantik algısı yok olmuştur. Gösterenlerin gösterilenlerle organik ilişkisinin koptuğu bir dünyada klasik temsil anlayışı yok olmuştur.
Artık anlamlandırma işlevleri çözülmüş olan gösterenler, anlam oluşumunun ancak alımlayanın da dahil olduğu bir süreç sonucunda oluşacağını bildirmektedirler. Klasik temsili mümkün kılan dünya algısı çözüldüğünde, dramatik metinlerin kurmacasının gerçekle ilişkisi geleneksel bir biçimde tanımlanmayacak, metinler gittikçe bir tiyatro durumuna işaret eden bir çerçevenin içinde oluşturulacaklardır. Bu meta dram ya da meta tiyatro gerçeklik algısına ilişkin kuşkuların bir ifadesidir. Aynı zamanda bu kuşku klasik dramı imkansız kılan bir uygulamayı ortaya koymaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
Kullanıcı Yorumları