Kadim bir coğrafyanın köklü halklarının binlerce yıldır barış ve huzura hasret yaşamaları bir kader mi yoksa lanet midir bilinmez. Bilinen tek bir gerçek var bölge üzerinde; “çıkar çatışmaları” son bulmadıkça, masumların kanı daha çok akacak, Akdeniz'in soğuk sularında kaybolacak ve atılan bombaların yıktıkları harabelerin altında kalınacaktır. Dünyaya hükmeden karanlık güçlerin farkında olduğu ancak akan kanı, sefaleti, göçü ve zulmü durdurmak için “hiçbir şey” yapmadıkları, akla ve mantığa aykırı olan gerçek budur. Günümüzde yaşadığımız coğrafyanın en trajik öyküsü olan, sosyal medyanın canlı yayınlarında, “online” geçilerek duyarsızlaştırılan, dünya kamuoyunun gözü önünde “yaşamın doğal bir seyri gibi” sürüp giden bu trajedinin ismi Suriye cehennemidir. Aynı zamanda yaşananlar, kadim coğrafyanın iki yakın komşusunun en buhranlı dönemidir. Türkiye'nin Suriye sınavıdır. Yaklaşık altı yıldır süre gelen iç savaş neden ve nasıllarıyla çözüm beklerken ve sorunlar her gün artarak devam ederken; çaresiz bir halkın evlerini, yuvalarını, yaşamlarını bir belirsizliğe terk ederek yollara düşmesini, vurulmasını, katledilmesini, yok edilmesini ibretle seyrediyoruz. Başka bir deyişle Suriye halkının tüm insani değerleri hiçe sayılarak ve yaşam haklarına tecavüz edilerek insanlıktan zorla çıkartılmasının çaresizliğini her gün yaşamlarımızda hissediyoruz. Okuyacağınız bu kitap, Ortadoğu'nun en müstesna coğrafyalarından biri olan Suriye'nin tarihsel yolculuğu ve günümüze uzanan dramatik yaşam öyküsünü anlatmaktadır. Millet olma şuurunu kaybeden toplumların, sürüklenecekleri uçurumun en güzel örneğidir, Suriye...
Kullanıcı Yorumları