Osmanlı konusunda yapılan çalışmalar ve belirtilen kanaatler, maalesef belirli peşin hükümlerden yola çıkılarak ortaya konmaktadır. Yani, ya onu reddetmek ve belirli sistem kalıpları içerisinde hapsetmek veya herşeyiyle benimsemek şeklinde bir eğilim bulunmaktadır. Osmanlı'yı her şeyiyle benimsemek isteyenlerin sayısı son derece azdır ve bu da belirli bir etki-tepki olayından kaynaklanmaktadır. Ancak red olayı, son derece geniş bir zümre tarafından benimsenmektedir.
Osmanlı'yı Cumhuriyet rejimiinin bekası ve haklılığı adına reddeden bir akımın öteden beri bilinmektedir. Fakat bu akımın içerisinde olan bazı ciddi araştırmacılar bile, ortaya koydukları malzemelerle Osmanlı'nın yüceliğini sergilemektedirler. Diğer yandan Osmanlı toplum yapısını Marksist yaklaşımlar içerisinde le alanlar, Osmanlı sistemindeki ekonomik faktörleri ön plana çıkartmak suretiyle bu büyük kültür ve medeniyeti, materyalist değerlere ve sınıf mücadelelerine oturtmak düşüncesindedirler.
Bir üçüncü reddiye ise, kendilerini İslamcı çerçeve içerisinde görenlerden gelmektedir. Bunlar da değişik kaynaklara dayanarak Osmanlı'yı şeriat ölçüleri içerisinde ele alıp, onun varlığını saltanat ve zulme dayalı bir yönetim olarak göstermek çabası içindedirler.
Kanaatimizce mesele; hissiyattan uzak, ilmi ve objektif verilere dayanarak bir değerlendirme yapamamaktan ileri gelmektedir. Gerçekte ise, Osmanlı'nın hukuki ve siyasi sistem olarak en belirgin kaynağının İslam olduğunu görmekteyiz. Bu böyle olmasına karşılık, çeşitli dönemlerde padişah veya diğer devlet adamlarının etkisiyle bu sistemin bazı prensipleri ihlal edilmiştir. Veya denilebilir ki, Osmanlı, kuruluş olarak İslam'ın öngördüğü müesseseleri tamamen yerine getirememiştir. Bütün bunlara rağmen; Osmanlı İslam kültür medeniyetinin son büyük temsilcilerindendi.
Elinizdeki bu eser, bir medeniyet değişiminin tahlilidir.
Kullanıcı Yorumları