Şiir, çoğu kez vezinli ve kafiyeli olarak bir manaya delâlet eden sözdür. Onun kendine has bir âhengi ve söyleniş tarzı vardır. Sevgi ve nefreti, övgü ve yergiyi, sevinç ve hüznü coşkuyla ve belli bir ritimle ifade etmenin en güzel yollarından biridir. Bir bakıma kişinin ve yaşadığı dönemin aynası olan şiir, tarih boyunca mesajı heyecanla aktarmada kendisine başvurulan belki de en etkili edebî türdür. İslâm'ın gelişiyle birlikte Arap şiirinde, özellikle muhteva yönüyle önemli değişiklikler olmuştur. İslâmî nitelikli şiirin ortaya çıkmasına öncülük eden Hz. Peygamber, aynı zamanda yaşadığı dönemden itibaren medih şiirlerinin en başta gelen konularından biri olmuştur. Hz. Peygamber'i konu alma, zamanla yaygın bir geleneğe dönüşmüş, ona övgüyü içeren çok sayıda kasidenin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Böylelikle na't, bedî'iyyât ve mevlid türü edebî eserler ortaya çıkmıştır. Osmanlı Dönemi Arap Edebiyatı, genellikle ihmal edilmiş ve hak ettiği değeri görmemiş olsa da, geleneksel Arap şiirinin birçok türünde olduğu gibi bedî'iyyât ve na'tlar açısından da en güzel örneklerle doludur. Bu bağlamda görmezden gelinemeyecek isimlerden biri de XV. ve XVI. asırlara damga vurmuş olan 'âişe el-Bâ'ûniyye'dir.
Kullanıcı Yorumları