“Masanın üstündeki vazomda birkaç çiçek vardı. Biz konuşurken bahçıvan onların yerine yenilerini getirdi. Mürit onu çiçekleri yenilerken gördü. 'Hepsi bu mu' diye bağırdı birden, 'Bu çiçeklerle işiniz bitti mi öyleyse onları bana verin.' çiçekleri avuçlarında şefkatle tuttu ve başını eğerek, gözlerini onlara dikti. Kısa bir sessizlikten sonra, tekrar başını kaldırarak bana dedi ki: 'Sen bu çiçeklere hiç bakmıyorsun, bu yüzden de onlar soluyorlar. Eğer onların derinliklerine bir kez bakmış olsaydın, okudukların ve yazdıkların rüzgar olup, uçup giderdi.'
çiçekleri elbisesinin eteğine bağladı ve onları, bir ibaret tavrı içinde, başının üstüne yerleştirdi ve beni selamlayarak dedi ki: “Tanrımı yanımda götürmeme izin ver.'
O bunları yaparken bana öyle geldi ki, odalarımızdaki çiçekler bizim ellerimizde hak ettikleri sevgi ve ilgiyi görmüyorlardı. Onları vazolara koyduğumuzda, daha çok, sıraya girmiş cezalandırılmayı bekleyen haylaz okul çocuklarına benziyorlardı.“
(Arka Kapak)
Kullanıcı Yorumları