Hocaefendi'nin Amerika'ya gidişi ihtiyarî (kendi isteğine ve tercihine bağlı) başlasa da, onun daha sonraki halini, içinde yaşadığı mekânı ve bulunduğu yerdeki şartları ancak “sürgün“ kelimesiyle ifade etmek mümkün olabilir. Doğrusu, işlenen bir suçu ve bir cürme mukabil verilen cezayı hatırlatan “sürgün“ kelimesini onun hakkında kullanmayı hiç uygun ve yakışıklı bulmuyorum. O kutlu yolcuyu “muhacir“, muvakkaten yerleştiği yeri de mehcere (hicret diyarı) olarak anmak gerektiğine inanıyorum. Fakat o muzdarip insanın çektiklerini, “adanmışlar“ a, “gönüllüler hareketi“ nin sevgi kahramanlarına zarar gelmemesi için katlandığı fedakârlıkları, sekiz senedir her gün biraz daha içini kanatan daüssılayı düşündükçe Pennsylvania ormanlarına sürgün yeri, onun haline de “iradî sürgün“ demeden kendimi alamıyorum.
Hocamızın gönül enginliğini ve ilmî derinliğini aksettirecek şekilde nakletmek elimizden gelmezdi; ama pınarın başında olunca susuzluktan dudağı kurumuşları bütün bütün unutup ihmal etmek de müminliğe hiç yakışmazdı. Bu kitapta, Ulu Çeşme'nin serin suyundan testimizi doldurup dostlarımıza birer bardak su ikram etmekten ibarettir.
(Tanıtım Bülteninden)
Kullanıcı Yorumları